Ne güzel yaratmıştı Yaradan, her şeyi zihninde tutmak için var olan hafızaya, unutmayı nasip etmişti. Neleri unuttuk?
Savaşta evlerin yıkıldığını mı? Yıkıntıların altında kalan sevdiklerimizin cansız gül kokan bedenlerini veya yere yığılan, can çekişen, yaşlıya, gence sadece bakıp geçenleri mi? Yandaki evde aç oturana yardım edilmeyişi mi? Babanın, annenin, evladına yaptığını mı? Yoksa evladın, anneye babaya yaptığını mı? Söylememek için çırpındığım, çırpınırken ateşler içinde yandığım o gerçek, güzeli çirkini, genci yaşlısı demeden çocuğa bile tecavüz eden mahlûku mu? Sırtımızdaki sızı, ensemizdeki acı, omzumuzdaki yük hepimiz dedik ağrıyor. Yaşadık, hepimiz birlikte yaşadık… Şehidimize birlikte ağladık. Küçücük çocuğun canice ölümünü birlikte duyduk. Annenin, babanın bitmişliğini gördük. O, mahlûklarla birlikte yaşadık. Görmedik, anlamadık. Niye fark edemedik? Kendimizi korumak için saklananlardan mı? Yoksa susanlardan mı olduk? Yaşarken, ölmüşcesine susmak çaba değildir. Geçmişten, gelecek inşa edilir, bu acıları, engelleyecek zihni oluşturmak gerekmez mi?
Unutmuş gibi yaparken, son nefesimizi verene kadar, elimizle, kolumuzla, ürkekliğimizle, kapanışlarımızla, bakışlarımızla her saniye biz bunları yaşadık demeye devam ederken; ruhumuza, bedenimize işkence etmeye devam edeceğiz…
Geleceğin, gücünü bugünden, bugünün, gücünü geçmişten alarak düzeltilen bir dünya güzel olurdu…
Merve Yıldız Özbek
Yine farklı bir bakış açısı ama bir o kadar da doğru ve yerinde tespitler başarılar dilerim 🌹
Teşekkür ederim halecim 💐