
Sonbahara hazırlarken şiirlerimi, artık hüzün gocuğunu almayacaklar yanlarına. Bu bile bir yaprağın düşmeme ihtimali, yani bir şiirin intihar etmeyeceğinin habercisi. Ve o haber bir mektubun içinde gizli. Ne o mektup, kara trenden geliyor ne de ben kaldırım taşlarına şiirler yazıyorum. Bir kıvırcık rüzgâr getiriyor o mektubu… öyle ki tokalar saklı içinde. Rengarenk ama kahve tonu daha ağır. Toprakta yeni bitmiş bir gül kokuyor sanki. Alamancı işçilerin memlekete dönüş hasreti ya da bir kâğıt toplayıcısının sıcak bir mercimek çorbasını bekleyişi gibi işte, sana olan özlemim. Ceplerim yırtık ve yanımda onlarca sokak köpeği, evsiz kediler ve daha sana yazılmayı bekleyen şiirler… Bendeniz Şair Bozması… kıvırcık saçlarına doladığın, üşümeye yüz tutmuş ellerini tutmaya çentik atan bir mahkûmun duvarı gibi ciddiyetim. Ve bak, işte seni bekliyorum. Artık dizelerinde ver hükmümü ve kır kalemimi. Zaten cürmüm, müebbettir gözlerinin kahvesinde. Ne de güzel mahpusmuş bu kahverengi duvar ve ne de güzel ellerinden içtiğim çay. Elhamdülillah.
Batuhan ULAŞ
0 Yorum