Guru


Kişisel farkındalık doğuştan gelen bir yetenek değildir. Zira bebekler ile yapılan bir araştırmada 0-18 ay arası bebeklerin burunlarına kırmızı bir nokta koyarak aynaya bakmasını sağlamışlar. Deneyin sonucunda bebekler başka birini görmüş gibi tepki vermişlerdir. 18. aylarını dolduran bebeklerde yapılan deneyde ise, bebekler aynada gördükleri kişinin kendileri olduğunun farkına varmışlar ve burunlarına dokunarak anlamaya çalışmışlardır. Beyinde farkındalıkla ilgili olan bu bölge 18. aydan itibaren gelişim göstermeye başlamaktadır.

İlk oluşum yaş ile başlasa bile yaş ilerledikçe farkındalığımız otomatik periyotlar ile artar diye de bir şey yoktur. Yetişkin olduğumuzda bunun için çalışmak ve emek vermek gerekir. Zira hayat içindeki koşuşturmacalar ve hızlı karar vermeler farkındalığımızı tamamen körelten durumlardır. İlk önce durmak ve yavaşlamak gerekir. İnsanın bir günde aklından 60 bin düşünce geçtiğini araştırmalar göstermektedir. Kaç kelime bildiğimizi varın siz düşünün. Peki bu düşünceler nereden geliyor. Geçmiş veya gelecekten gelen bu düşünceleri durdurmadan anda yaşayamayız. Dolayısı ile farkındalık oluşturamayız.

Bugün insanoğlunun beyni otomatik pilot olmuş durumda. Yemek yaparken bile yemeği düşünmüyoruz. Yemek yerken zaten orada bile değiliz. Her gün işe giderken aynı yolu kullanan biz etrafımızda olan dükkânların ve tabelaların farkında bile değiliz. Daha etrafının bile farkında olamayan biz nasıl kendi farkındalığımızı oluşturabiliriz ki.

Uzmanlar anda kalın diye çırpınıp duruyorlar. İbadet yaparken bile aklımızdan yapacaklarımız geçiyorsa nasıl anda kaldık diyebiliriz. Her ne yapıyorsak o eylemi duyumsamalıyız. Örneğin; salata yapıyorsak sadece o kıvırcığı, o domatesleri ve zeytinyağını düşünmeliyiz. O bana bunu demişti, ben ona şunu söylemeliyimler ile anda kalamayız. Ve yaptığımız herhangi bir işe ruhumuzu katmış olmayız. Hem o işin başarısı hem de kendi mutluluğumuz için etrafa ve öncelikle kendimize farkındalıkla bakmayı öğrenmeliyiz.

Kaslarımızı nasıl düzenli olarak geliştiriyorsak; zihnimizi de aynı mantıkla düzenli olarak çalıştırarak, emek vererek geliştirmeliyiz. Zira emek olmadan yemek olmaz. Uzmanlar her gün 10-15 dakikalık meditasyon ile önce düşüncesiz farkındalığa ulaşabileceğimizi söylemektedirler. Düşüncesiz farkındalık, saf ve huzurlu bir bilinç halinde her şeyin tamamen farkında olduğumuz ancak hiçbir şey düşünmediğimiz bir konumdur. Bu durumda rahatladığımızı, geçmiş veya gelecek ile ilgili takıntılı düşüncelerimizin yavaş yavaş kaybolduğunu hissedebiliriz. Ancak bu durumda kendi kendimizin gurusu olabiliriz.

İnsan ancak kendi kendisinin öğretmeni olduğunda anlam arayışına girebilir. Yaşamındaki her şeyde irade gücünün olduğunu bilebilir. Negatif veya pozitif gözüken her şeyin aslında kendisi için bir öğrenme süreci olduğunu ve kendisine katkısı olduğunu bilir ve hayat bu bakış açısıyla daha yaşanılabilir hale gelir.

Kişisel farkındalık önce kendini tanımaktan geçer. Kendini tanımayan kişi nasıl kendi kendisinin gurusu olabilir. Ve bu kişi ancak ailesi veya çevresinden öğrendiği şekilde yani ilkel beyinde hareket eder. Bu durumda kişinin mutsuz olmasına yol açar. Kendini tanımayan kişi değerlerini de bilemez. Dolayısı ile özsaygısını koruyamaz. Bilmediği bir şeyi nasıl korusun.

Bugün uzmanlar insanların yaşadığı hastalıkların %85 inin sebebini tanımlanamayan duygular ile tanımlamaktadır. Örneğin; kişinin geçmişte tam olarak affedemediği duygu bugün kendisine böbrek taşı olarak aynı zamanda yine bir kişinin geçmişte yaşamış olduğu hazmedemediği olaylar bugün kendisine hazımsızlık, kabızlık, gaz ve şişkinlik gibi fiziksel rahatsızlıklar ile geri dönüş yapmaktadır. Bu insanlar geçmişte hissettiği bu duyguları tanımlayarak çözümlerini üretselerdi bu gün bu sağlık sorunlarını yaşamayabilirlerdi. Hastalıkların sebebinin psikolojik yani tanımlanamayan dolayısıyla çözümlenemeyen duygularda yattığını uzmanlar söylemektedir. Kendi farkındalığımızı oluşturabilirsek kendimizi tanırız. Duygularımızı tanırız.

Kendimizi ve herkesi affetmek, başımıza gelenlerin bir tesadüf değil bir öğreti olduğunu bilmek, teslimiyet ve anda kalabilmek kendi kendimizin öğretmeni olabilme yolunda iyi bir adım olacak ve kişisel farkındalığımızın sonucu ortaya çıkacaktır.                                                                                          

Aylin Kaya USTAMEHMETOĞLU


Like it? Share with your friends!

İncetezat Edebiyat
Kişisel yazılarınızı bize göndererek sitemizde yer almasını ve daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. https://www.incetezat.com/misafir-yazarlik/

2 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir