Halet-i Ruhiyemin Demleri


Bugün hava tam da halet-i ruhiyemi yansıtıyor, havaya göre tedbirlerimi boşa çıkarıyordu.

Sabahın serini evin sıcaklığına işlemiyordu ama göklerin karanlığı ruhuma işliyordu. Sonra gitgide koyulaştı, titredi gökyüzü. “Çıkma dışarı, üşütürsün.” dedi eşim ama gitmeliydim, “Yüzmem var.” dedim. Havaya aldırmadan yola çıktım, o da bana aldırmadan kararmaya devam etti, karardı, sıkıldı, gerildi gerildi ve tamda yüzme çıkışı bardaktan boşanırcasına yağmaya başladı. Önce ürktüm ve bir geri adım attım içimdeki tedirginlikle. Islanmak ve hasta olmak fikri insanın canını sıkıyordu. Geri çekilince başladım bir yazı okumaya. Tam da bugüne ışık tutar türden bir yazıydı, Nisan yağmurlarının faydasından bahsediyordu. Nasıl şifa, nasıl deva ve dahası inciler dökülüyordu… Ne güzel dedim, başımı yağmura bakacak şekilde kaldırırken, kollarımı sıvadım ve çıktım dışarıya… Korktuğum olmadı, hava çok yumuşaktı, yağmurda çok şefkatliydi. Sert sert çarpmıyordu başıma kakar gibi dünyayı, aksine, teselli verir gibi okşuyordu dumanlı başımı. Şalım sırılsıklam saçlarıma yapışmıştı, umursamadım. Başımı göğe doğru çevirdim ve insanlara aldırmadan ağzımı açıp gözlerimi yumdum. Bir kaç damla Nisan yağmurundan nasiplenmek, içimdeki yangınları da küllendirmek istedim, gizlice kendi kendime gülümsedim.

Eve vardığımda havanın kara bulutları dalgalıydı, günün getirilerini yüklenip gereği gibi işlerime dalmıştım ki göz kapaklarıma dayanılmaz bir uyku çöktü, örtünmeden uyudum, rüyalara dalmışım masal masal içinde misali. Beni o hülyalardan uyandıran big big öten telefonumun sesi oldu. Hala uyku sersemiydim ve kalkmak istemiyordum. Ama pencereden içeriye sızan güneş beni heyecanlandırdı. Baktım, kuşlar ötüyor, gökyüzü mavi, güneş göz kırpıyor. Hadi dedim, tam zamanı hayata dâhil olmanın. Saati fark ettiğimde tatlı bir telaş sardı beni çünkü bir ay heyecanla beklediğim edebiyat sohbeti zamanı çoktan gelmişti. Yola çıkmanın tam zamanıydı, güneş, umut, gönle sıcaklık veren duygular benimleydi. Ve onları katlamak için bir güzel insanın gülümsemesini görmek yeterliydi.

Dilek ÇOBAN


Like it? Share with your friends!

İncetezat Edebiyat
Kişisel yazılarınızı bize göndererek sitemizde yer almasını ve daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. https://www.incetezat.com/misafir-yazarlik/

4 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir