İçimdeki Yolculuk


Kendini bildi bileli bir arayış içindeydi ‘’kim olduğu/bu dünyaya neden geldiği vs.’’ Zaman zaman günlük hayatın koşturmacası içinde geri planda kalsa da bu düşünceler hep hatırlatırdı kendini, en olmayacak zamanlarda bile!

Bugünlerde 40 yaşını bırakalı çok olmuştu ancak o dört gözle beklediği olgunluk denen misafir kapıya kadar gelmiş, içeri girmekte direniyordu.

Son günlerde bilerek ve isteyerek yalnız kalmaya özen gösterir hale gelmiş, iç dünyasının derinliklerine bir yolculuğa hazırlanmaktaydı. İçsel benliğiyle tanışıp muhabbet edebilmek için bu şart olmuştu artık.

Öğrenmenin sonu yoktu, Roma’yı yeniden keşfetmenin de… Bu yolculuğun ne kadar süreceği ve sonunun nereye varacağı da muammaydı. Ancak değil miydi ki bizi biz yapan seçimlerimiz ve aldığımız risklerdi, değerdi bu yolculuğa.

‘’Cesaret korkunun olmaması değil, korkuya rağmen yol alabilmektir‘’ diyordu bir düşünür.

Gördü ki yüreği hep aynı yerden ince ince kanıyordu, kabuğu her kaldırdığında. O da daha fazla kanamasın diye bastırıyordu yaraya… Karar verdi artık, kanasın kanayabildiği yere kadar. Omurgasında çatlaklar vardı ama direniyordu dik yürümek için… Ne uğruna ?

Çocukluğundan beri hem ailede hem de toplumda öğretilen büyük bir yanlış vardı. ’’Kol kırılır yen içinde kalır ‘’ diye. Bastırılan ve biriktirilen duyguların yok olmadığı ortadaydı, bilakis patlamaya hazır bir bomba halinde bekliyorlardı bir yerlerde, sıralarını bekleyerek. Öğrenmek kolaydı da pratiğe dökmek o kadar değil…

Yaşadığımız yüzyılda hep bedene odaklıydı insanlar, yaşlanmamak ve daha güzel görünmek uğruna harcanan çabaların sonu yoktu.

Oysa bizim bir de ruhumuz vardı, en az bedenimiz kadar değerli olan, derinlerimizde saklı… Bu ruhunda ihtiyaçları vardı unuttuğumuz ya da unutturulan. Ki en önemlisi koşulsuz sev(il)mek  ve huzur olan.

Bunların bile içimizde zaten bizimle var olduğunu unutturmuşlardı bize. O yüzden nicedir sevgiyi ve huzuru dışarıda aramaya başlamıştık artık. Bumerang usulü biz etrafında döndükçe onlar bizden uzaklaşıyordu. Oysa aramayı bırakıp içimize dönmek yeterliydi hep bizimle olduklarını fark edebilmek için 🙂

Arzu Ayman


Like it? Share with your friends!

Arzu Ayman
Marmara Üniversitesi PDR mezunuyum. Yazmak benim için yaşam tarzım diyebilirim. Ögrendiklerim ve hissettiklerimle yüreklere dokunabilirsem ne mutlu bana...

12 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  1. Arzucum can arkadaşım seninle çok emekle hazırlanan İnce Tezat çatısı altında buluşmak ne güzel. Yolun açık olsun canım