
“Sevdiklerini yürekten kucaklar kadın… Üretir, büyütür, yaşatır çünkü her kadın bir annedir…”
Sezen: “ Vay, yine mi keder ama artık yeter” derken geçti aynanın karşısına, kocaman gülümsedi. Otuz beş yıl yaşanmışlıklarının dövmesi olan yeniyetme kırışıklıklarını yüzünde seyretti, uzunca bir süre… Adım atmayı yeni öğrenen kaz ayaklarını sevdi, onlar acının yanında aynı zamanda bu yaşına kadar ne kadar mutlu olduğunun da somut kanıtıydı çünkü. Küçücük ela gözleri gülümsediğinde içine gömülür, göz kenarlarında kaz ayakları pıtı pıtı yürümeye başlardı. Bu çizgilerin yavaş yavaş kalıcı hale geliyor olması çoğu kadının aksine onu sevindirdi. Şanslıydı çünkü güneşi görebileceği anlar yaşamıştı fazlasıyla. Çizgilerini sevdi her zaman. Kendisiyle barışık bir kadındı bu durumda bile olumlu bakıyordu kendine. Her yaşın bir güzelliğinin olduğunu düşünüyor, kırışıklıklarını da yaşının süsü olarak görüyordu ama yüzü çok fazla gülen ve kendini seven güçlü kadınların bile kimseye göstermedikleri gözyaşları olurdu bunu da yalnızca herkesten gizli ağladığında yağmurdan beslenen nehir yatağı gibi su ile dolan bu çizgiler ele verirdi. Bunu da biliyordu. Sonra biraz daha inceledi yüzünü, alnının ortasında kocaman bir yarığın kendisine el salladığını fark etti..
“Güneşli havalarda gözlerimi çok kısıyorum acaba bu yüzden mi bu alnımın ortasındaki bu çizgi ya da bazen çok kırıldığımda veya çok sinirlendiğimde -ki iyi insanlar sinirlendikleri zaman kendilerini ağlayarak ifade ederler-ağladığım için mi? Peki sadece mutsuz olduğundan mı oluşur bu çizgi?” diye kendi kendine sordu. Sonra devam etti. “Çok ilginç değil mi? İnsanlar zevklerinin doruklarında bile kaşlarını çatarak tepki verirler ve bu tepkiler zamanla birçok anı biriktirir alınlarının ortasında yani bu çizgi hayattan hem çok zevk aldıklarını hem de bir o kadar acı çektiklerinin somut işaretidir.” Hayatı boyunca yaşadığı tüm zevkleri ve acıları harmanlayıp makyaj yaparak kendini, kırışıklıklarını yaşanmışlıklarını sevdi aynanın karşısında…
“Kadının en güzel yaşı orta yaşıdır aslında.” diye düşündü. Yaşamının tam ortasındaki yaş. Hayatın tam da orta yerinde durmuş kendi hayatına daha alıcı gözle bakmaya başlamıştır artık. Anlam arama çabası daha da artmıştır. Baktığı her gözü daha kolay okumaktadır. Aslında hayat okulunda okumaya yeni başlamış gibidir. Daha kararlı. Duygularından daha emin daha güçlüdür. Kederlerinin ve zevklerinin ayrına varmış, kendisine faydalı olmayan her durumu, her insanı kendinden uzak tutabilmektedir.” Annem ne kadar da haklıymış.” dediği konular günden güne çoğalırken an’ı yaşamanın önemine vararak takvim yapraklarını bir bir koparır. Yaşamını dikkatle gözden geçirir. Aldığı her kararı en baştan sorgular, yanlış kararına saygı duyar, hatalarını da kucaklar. Bedenini daha bir sever eskisinden daha çok özen gösterir. Otuz beş yaş, bir kadının en güzel yaşıdır. Sevdiklerini yürekten kucaklar kadın… Üretir, büyütür, yaşatır çünkü her kadın bir annedir…
Yürekten katılarak okudum tebrikler🐞
Çok teşekkür ederim Arzu Hanım, var olun 🙏🏻❤️🥰😇
Guzel bir tespit etkileyici Tebrikler
Teşekkür ederim 🙏🏻🤗😇🌺