Kahve makinasının sesiyle uyanıp, yeni bir güne merhaba diyen metropol insanları. Bir gökdelenin penceresinde elinde kahvesiyle, etraftaki diğer gökdelenlerin oluşturduğu dar çemberin içerisinde. Koca koca dağları aşıp yükselmişler göğe. Bütün şehri örümcek ağları gibi sarmışlar. Aşağıda olup bitenleri, insanları ve yaşayan doğayı göremeyecek kadar yüksekte. Bilmem kaçıncı kattasın. Öyle bir zaman ki kahveni bile bir makine yapıyor. Her şey mekanik, her şey elektronik. Birazdan bir robot içeri girecekmiş gibi. Hava da ağır bir dijital kokusu var. İçeriye temiz havayı davet etsen bile açılan bir camı yok. Bu mavi aydınlığı ve gökyüzünü tırmalayan çirkinlikler, aslında bunlar. Nerede o camımın önünü süsleyen bitkilerim, renkli çiçeklerim, penceremi açıp kokladığım temiz havam… Kahvemi cezvemde kendim pişirip, komşumla yaptığım sohbetlerim nerede?
Erkenden merkezleri dolduranlar, sabahları hızlı hızlı koşuşturanlar ve ellerindeki plastik bardaklarla asansöre doluşanları içine alan devasa binalar. İçten olmayan tebessümler, duygulara inilmeden bakışmalar, göz göze zor gelmeler. Bu hızla ilerleyen çağa ayak uydurup aydınlanırken, diğer taraftan da duygularımızı yakmıyor muyuz? Bilinçsizce ilerleyen bu kentleşme hırsların, rantların arasından doğan yapılar. Gökyüzümü kapatıp, mavi derinliğimi ve aydınlığımı karartmadılar mı? Hani benim bahçesine çamaşırını asan teyzem, odununu kıran amcam. Hani benim boş arsalarda top oynayan gençlerim, papatya toplayan miniklerim…
İşte bu metropol hayatı öldürüyor bütün bu samimiyeti, bu güzellikleri. Her katta ayrı bir hikaye, ayrı bir hayat. Sıyırabilirsen kendini bu biyonikleşmiş dünyadan, başını kaldırıp da bir bak! Yine de bir mavi gezegen, yine de mavi bir mehtap.
Gecenin karanlığında daha da uzayan bir şehir, daha da parlak gelir gözüme. Işıklar yanmış, gökdelenler pırıltılı şaşaalı elbiselerini giymiş. Şehirde yine bir koşuşturmaca, bir telaş…
Ben nerede olursam olayım, hangi çağın içinde yürürsem yürüyeyim, ruhum istediğimi hissedip onu yaşayacaktır. Biliyorum ki bu mavi gökdelenler hep tepemde olacak ama benim de ruhum hep özgür kalacak.
Işın GÜVEL
Metropol de ne güzel anlatmışsınız. Herbşrimiz kayboluyoruz günün yoğunluğunda ne yazık ki.iyi bir farkındalık oldu benim için. Kaleminize sağlık…
Teşekkür ederim.
Günümüzün ve geleceğimizin gerçeklerini ne kadar güzel bir dille anlatmışsın. Kalemine sağlık
Teşekkür ederim
Özgür ruhunuza ve kaleminize selam olsun
Teşekkür ederim.
Kaleminize sağlık 👏 tam da böyle bir yaşam çok güzel anlatmışsınız
Teşekkür ederim
Metropol yaşamını çok güzel anlatan bir yazı. Yüreğinize, kaleminize sağlık.
Çok teşekkür ederim.
Tebrik ederim. Başarılarının devamını dilerim. İnsanlar gökdelenlerde kulelerde, dışarıda sere serpe hayat.. Eline sağlık…
Çok teşekkür ederim.
Her ne olursa olsun, nerde olursak olalım huzurun hayat bulduğu yer içimizdir.. Kaleminize sağlık, çok güzel anlatmışsınız..
Teşekkür ederim.