İkarus kuşu gibi açtı kanatlarını, uçtu yüreğime. Yüreğimin de kanatları gibi bal mumundan yapıldığını unutarak…*
Kadim zamanların birinde Bilinmezlik Ülkesi’nde yaşıyorum. Yüreği bal mumundan yapılmış insanların arasında yalınayak dolaşıyorum… Nereden geldiğimi ve ne kadar zamandır burada olduğumu bilmeden yürüyorum. Üzerimde sadece beyaz bir bez parçası… Ayaklarım cam kırığı kesiği… Ayna kırılmış belli ki… Bir baykuş sesi tepedeki ağaçtan geliyor, bakıyor ama göremiyorum.
Hoş bir melodi duyuyor ağır adımlarla sese doğru ilerliyorum. Rüzgâr saçlarımı yalayıp geçerken bir grup insan melodi eşliğinde salınıyor. Kadınların bellerine kadar inen kıvırcık saçları platin, kestane, bakır… Hepsi örülü. Yaprak taçları ile ne kadar da güzeller diye düşünüyorum. Ben de mi öyleyim diye merak ediyorum kendime bakmak istiyorum ama aynam kırık… Kendimi göremiyorum. Sol tarafımda bir nehir olduğunu fark ediyorum cam gibi berrak. Susamışım… Ne kadar yürüdüğümü bilmiyorum. Eğilip elimi suya daldırdığım esnada sudaki yansımamdan ürküp geri çekiliyorum. Tekrar eğilip baktığımda kırık cam parçaları arasından bal mumundan yapılmış yüreğimi görüyor, gözlerimi ovuşturup tekrar bakıyorum. Bu su içimi gösteriyor. O an anlıyorum kırılan ayna değil benmişim aslında… Vücudum incecik parça parça çatlaklarla dolu bir cam. Düşünüyorum, kendimi ne kadar zamandır görmediğimi. Yüreğini görmeden yaşayabilir mi insan? Bilmiyorum çünkü Bilinmezlik Ülkesi’nde yaşıyorum. Yüreğim bal mumu, vücudum camdan… Demek bu yüzdenmiş onca kırılmam ve hemen unutmam. Yaşadığım şaşkınlıkla sudan uzaklaşarak insanlara yaklaşınca camdan bedenlerinin içindeki bal mumu yüreklerini, güneşte erimesin diye beyaz bir bez parçası ile kapattıklarını görüyorum. Tıpkı benim gibi… Şimdi daha iyi anlıyorum bazı şeyleri. Burada insanlar mutlu… Kimse neden kırıldığını bile bilmeden unutuyor. Her gün yeniden doğuyor.
O da ne? Birden hava kararmaya başlıyor. Müzik duruyor. Gökyüzünden damla damla bir şeyler dökülüyor insanların üzerine. Dünyanın kanı mı bu? Petrol, insanların bembeyaz kıyafetlerini kana buluyor. Herkes kaçışıyor. Müzik duruyor. Baykuş ötüyor. Kurtlar uluyor. Korkuyorum. Gökyüzünde kocaman kanatlı bir melek beliriyor o anda. İkarus kuşu açıyor kanatlarını uçuyor yüreğime… Yüreğimin de kanatları gibi bal mumundan yapıldığını unutarak alıyor tüm korkularımı, siliyor. Yüreğim ısınıp erimeye başlıyor şimdi kanatlarıyla birlikte içimde bir kuş ölüyor…
Baştan sona keyifle okudum müzik te cok güzel yüreğinize sağlık kutlarım
Çok teşekkür ederim Arzu Hanım 🙏🏻😇🥰🌺
Sanat anlayışınız, hayal dünyanız ve kaleminiz keyif veriyor. Tebrikler
Çok teşekkür ederim 🙏🏻😇