Che Guevara-İnceleme


“Kaybettiğinde değil vazgeçtiğinde yenilirsin.”

Kitabın yazarı: Yaşar Şahin Anıl

Yayınevi: Panama Yayıncılık

Yedinci Baskı: Ağustos 2017

Sayfa Sayısı: 496 

Bu kitabı okumayı seçmemdeki en büyük neden, bir insanın hayallerini gerçekleştirebilmek için ne kadar ileriye gidebileceğini görebilmekti. Ernesto de la Serna, yani Che bu konuda dünyada sayılı kişilerden bir tanesi. Tabi ki diğer bir etkende bir insanı eleştirirken (olumlu ya da olumsuz) onu bütün yönleriyle değerlendirmekti. Yaşar Şahin Anıl’ın bu kitabı gerçekten de Che’i değerlendirirken abartıdan uzak ve gerçekçi bir yaklaşım ile bana Che’nin hatalarını ve doğrularını öğretti.

Kitap, Arjantinli hayatı umursamaz bir genç olan Ernesto’nun gezme sevdası ile başlayan ve bu sevdada gördükleri ile haksızlığa karşı gelme kıvılcımını başlatan bir gerilla olma sürecini, hayatını, mücadelelerini, özgürlüğe olan düşkünlüğünü, emperyalizmin kurucusu olan Amerika’ya nasıl başkaldırdığını ve bu başkaldırı yolunu seçerken nasıl hayatını kaybettiğini anlatan bir kitap.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; Che hakkında yazılan bir sürü kitap olmasına rağmen eleştiri yeteneğimin gelişmesi ve en önemlisi de bir insanın abartılması ve bilmeden cahilce hakkında haksız infaz yapılıp gereksiz konuşulmasına sinir olduğum için bu kitabı seçtim. Bu kitapta gerçekten de hayata damga vurmuş bir adamın yaptığı yanlışlar nasıl su yüzüne çıkarılmışsa; aynı zamanda komünizmin amaçları doğrultusunda yapılması gerekeni yapmaktan ve zulüm gören halklar için canını feda etmekten çekinmeyen bir ‘Che’ görüyor olmamız, bu kitabı seçmemin ne kadar doğru bir tercih olduğunu bana gösterdi.  Bu kitap kesinlikle bir kahramanı yüceltmek için yazılmamış. Aslında bir kahraman da anlatmıyor. Bir ‘insanı’ anlatıyor. Dediğim gibi doğrusuyla ve yanlışıyla. Örnek vermek gerekirse kim Arjantinli olup da Küba’nın kurtuluşu için o zamanın diktatörü Batista’ya karşı çıkardı? Bu başkaldırıyı da astım kriziyle boğuşurken kim yapardı? Tüm dünyada ilk akla gelen ismin Che olması şaşırtıcı olmuyor günümüzde. Peki kim arkadaşıyla ülkeleri gezerken kendisine evinde kalmasına izin veren insanların köpeğini sebepsiz yere öldürürdü? Maalesef cevabım, üzülerek söylemem gerekir ki ilk sorudaki cevabın aynısı. Sorular farklı, cevaplar aynı olsa da kitap şu ince çizgiyi yapmayı bana öğretti. Ernesto ve Che (Küba da Che dostum demektir) aynı adam olsalar da karakterleri birbirinden pek uzak 2 adam aslında. Şöyle ki; Ernesto, gezgin, hayatı umursamayan, yabancıların kızlarına sarkan, disiplinsiz ve başkasının değer yargılarına önem vermeyen bir adam iken; Che, devrimi hayatının tek ideali haline getirmiş ve bu idealinden vazgeçmeyecek kadar disiplinli, zulüm varsa devrimin askeri olarak Kongo’ya gidebilecek kadar gözü pek, astım hastalığını bahane etmeyecek ve hasta olduğu zaman bile halkını düşünüp onlarla eşit yaşamak için kendisine önerilen maaşın çok düşük bir değerini alacak kadar büyük bir lider. Ayrıca Arjantinli olsa bile Küba için yaptıklarından dolayı Küba onursal vatandaşlığını kazanmış bir adam. Tabi ki bu ince çizgi de bu kitabı diğer kitaplardan ayıran büyük bir farklılık benim gözümde.

Kitabın yazarı Yaşar Şahin Anıl; Milas’ta doğdu. İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra, Türkiye’nin birçok il ve ilçesinde hâkimlik ve savcılık yaptı. Hem hukuk tarihi üzerine eserler hem de edebi eserler verdi. Yazıları, Adalet ve Kitaplık dergilerinde yayımlandı.
Mesleki Eserleri: Memurların Genel Yargılanması (1968), İcra ve İflas Suçları (1990), Kira Akdinden Doğan Tahliye Davaları (1991), Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (1993), Hukuk Denemeleri’dir (1993).
 Diğer eserleri: Sokrates Davası (Tarihi inceleme, 1991), Andromeda’da Hayat (Şiir, 1993), Osmanlı’da Kadılık (1993), Osmanlı Döneminde İki Dava: Şeyh Bedrettin ve Mithat Paşa Davaları (Tarihi inceleme, 1995), Alamut Terörünün Kaynakları ve Hasan Sabbah’tır (2003).[1]

Che’nin çocukluğu: Durumu iyi olan bir ailenin çocuğu olarak Arjantin’de doğan Ernesto, hayatı boyunca canını bezdirecek olan astım kriziyle uğraşmaktadır. Bu yüzden okula da pek gidememiştir. Hastalık onu güçlü görünme eğilimine itecek olup aynı zamanda sonradan karşılaşacağı çok zorlu mücadelelere de hazırlayacaktır. Babası annesini sürekli aldatırdı. Annesi ise bildiğini söylemekten çekinmeyen, o zamanki Arjantin hükümetine rahatça tepkisini ortaya koyabilen bir kadındı. Çok misafirperver bir kadın olmasından dolayı Ernesto’nun evde yer bulamayıp evden uzaklaştığı hatta banyoda bile durduğu olurdu. Ernesto, okuldan uzak kaldığı için kitaplar en yakın arkadaşı olmuştur. Ne bulursa okumaya çalışmıştır. Bunun yanında çok maceraperestti.

Hatta bir gün eski bir bisikletle ve cebinde 25 peso yani yaklaşık 5 dolar olduğu halde maceraya atılmıştı. Bu astım hastası küçük bir çocuk için olağanüstü cesareti gerektiren bir serüvendi. Ağaçların altında uyuyor, parasız kalınca tarlalarda çalışıyor, bazen de bütün gün aç kaldığı oluyordu. Ama yine de tüm Kuzey Arjantin’i dolaşmış ve okul zamanı evine dönmüştü. Zor koşullarda olsa da Ernesto lise tahsilini başarılı bir şekilde tamamlamıştı.


( sayfa 81)

Che’nin gençliği: Genç Ernesto de la Serna; derbeder, umursamaz ve sorumsuz bir gençti. Siyaset ve toplumsal sorunlar ile hiç ilgili değildi. Davranışları ile dikkat çekmek niyetindeydi. Eski ve kirli elbiseler giyerdi. Banyo yapmamakla bile övünürdü.  Ciddiyetsiz tavırlarına 17 yaşına basmasından sonra son vermeye başladı. Marksizm üzerine kitaplar okumaya başladı. Buddha, Aristoteles üzerine yazılan eserleri inceledi. Kafka, Camus, Sartre ve Garcia Lorca hayranıydı. Babasına inat mühendislik yerine tıp okumaya karar verdi. Bu kararı vermesinde sevgili babaannesinin ölümü ve kendi astım hastalığına çare bulabilme umudu da sebepti. O zamanlar asla bir Marksist değildi. Komünizmle ilgili bir uygulamaya karşı hiçbir tepki göstermiyordu. Düğünde rastladığı Chinchina isimli kıza aşık oldu. Ancak kızın ailesi Ernesto’nun evlenme isteğini hippi kıyafeti, astım hastalığı yüzünden reddetti. Bu hayal kırıklığı onun hayatta unutamayacağı olaylardan biriydi. Gençlik döneminde tanıştığı Hilda onun siyasete ve komünizme ilgisini büyük oranda değiştirdi. Aynı zamanda bu kız Che’nin ilk eşi olacaktı.

Che Guevara

Che’nin olgunluk dönemi: Küba’nın Batista diktatörlüğünde olduğu bu dönemde Fidel Castro ile tanışması Che’nin hayatını değiştiren en büyük olaydı. Artık o gerilla kuvvetlerinin doktoru olarak Küba’nın kurtuluşu için mücadele edecekti. Tabi ki bu serseri Ernesto’nun daha bir disiplin altına alınması da demek oluyordu. Sierra Maestra’da toplanan gerillalar Batista güçlerine karşı vur kaç taktiği yapıyorlardı ve 14 Ocak 1957 de ilk zaferlerini ilan ettiler. Bu zaferde esir aldıkları askerleri öldürmeyerek cani olmadıklarını gösterdiler. Gerillalar güçlendikçe içerdeki hainler de artmaya başlamıştı. Ancak Che sayesinde bunlar da gün yüzüne çıkmış oldu. Tabi sadece gün yüzüne çıkmayıp devrim idamlarının celladı rolünde Che sahne almaya başladı. Che fikirleriyle de gündeme gelmeye başlamıştı. Şöyle ki gerillalar yönetimi ele geçirmek için ülkede genel bir grev başlatmayı öne sürmüşler ancak bu plan başarısız olunca fikre en baştan karşı çıkan Che’nin ne kadar haklı olduğunu ve bu konularda ona ne kadar saygı gösterilmesi gerektiğin anlamışlardı ki Che’nin çabalarıyla 5 ocak 1959 da ABD yeni hükümeti (Fidel Castro hükümetini) resmen tanıdı. Küba’nın yeni hükümetinin kurulmasında başrol oynayan Che, aynı hislerle Kongo da devrim yapmaya hazırlandı. Ancak düşmanın kalbini söküp yiyecek kadar çağdışı olan gerillalarla ve onların disiplinsiz tavırlarıyla baş edemeyen Che hayal kırıklığı içinde Kongo’dan ayrıldı. Bu başarısızlığın ardından Bolivya da devrim yapmaya hazırlanan Che, hayatının son direnişlerini orada yapacağından habersizdi. Gerek Bolivya’daki halkın yönetime saygı duyuşu ve memnuniyeti; gerek gerillalara karşı iyi bir tutum sergilemeyen halk’a devrim yaptırmaya çalışmak adeta yel değirmenlerine karşı savaşmak gibiydi. Yapılan bir baskın ile de savaşı yel değirmenlerinin kazandığı kanıtlanmış oldu. 9 Ekim 1967 de Che bir baskın sonucu yakalandı ve öldürüldü. Fidel Castro’da beyannamesinde belirttiği üzere Che’nin yazdığı mektubu halka okudu. Bütün devrimci kişiliğiyle selam yolladığı herkese, devrimci kişiliği ile veda etti.

Kitabın dilinin sade oluşu da Che’nin nasıl biri olduğunu anlamamda çok kolaylık sağladı. Esnek ve rahat bir dil olması okuyucunun kitabı daha keyifli okumasına sebebiyet veriyor. En azından bende öyle oldu.


Like it? Share with your friends!

Batuhan Ulaş
Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olup şu an avukat olarak çalışıyorum. Mesleğimden ziyade edebiyata daha meraklıyım. Edebiyatın insanı insan yapan değerlerden biri olduğunu düşündüğüm için bu sitedeyim.

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir