Umuda dayalı ne varsa baharda,
Hüzün sokağı şafağında.
Aslı astarı yok iken,
Hislerin gezindiği yaranın sızısında.
Ölü kuşlara merhaba derken bulursam bir gün kendimi.
Takas eder miyim kuşlarla benliğimi?
Meçhule sürüklenmenin nazarında,
Bir trenin cam kenarında hatırlasam gülümsemeni.
Ömrümü değiştirir miyim gülüşlerinin baharında?
Tren belli, yol belli, aşkın sürüklediği uçurum belli.
Edinmek zor değil de kuşlara yarenlik,
Aşkın dokuduğu kilim belli.
Hüzünlerin alevlendiği serenat da bulsam bir gün izini,
Aşka ilmek ilmek dokurken seni,
Benliğimle çizer miyim sevginin rengini?
Çok oldu aşka uçurum diyeli.
Çok oldu bu uçurumdan düşeli.
Umu da maviyi çizeli, çok oldu keşkeleri şah damarımdan keseli.
Şimdi tüm viranelerimi sulh eyledim.
Şehirlerimi dizgin…
Hayallerimi kurşunlarken bulduysam da kendimi,
Yarınlarımı sana kilitledim.
Tüm çığlıklarımı mahsullese de dünün tüm sancıları,
Aşka dair umudumu alıp sana geldim.
Bir martının göz bebeğine çizdim resmini.
Simit uzatmadan ellerimle,
Martının sadakatin de buluyum diye duruşunu.
Nitekim martı bile kıskandı
Kalbinin aşka bakışını.
Dile geldi sanki martı,
Bu ne güzel aşk dercesine baktı.
Resmini çizdiğim gözlerinde ararken,
Gözlerim de buldu seni.
Öyle bir baktı ki bana
O sana yar, sen bana yara dercesine.
Anladı gözlerine bakarken çizdiğim seni izlediğimi.
Bir kere hayat bulayım dediğinde martı,
Bana da hayatı verenden iste diyecektim,
Utandım.
Çoktan ölüydü kuş,
Kendimi onun yerin de görmek istediğimde fark ettim.
Ve fark ettim ki gözlerim de gördüğüm seni kaybetmemeliyim.
Gözlerine bakıp seni seviyorum demeden ölmemeliyim.
Ve fark ettim ki seni, hayatı verenden istemeliyim.
0 Yorum