
- Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Âdem Yazıcı kimdir?
Bir zamanlar Sivas’ta bir şubat günü dünyaya gelmişim. İlk orta ve liseden sonra en şanslı erkeklerden biri olarak istediğim bölüm olan edebiyat fakültesinden mezun oldum ve askerliğimi kütüphaneci olarak Ankara gibi önemli bir şehirde yaptım. Öncelikle herkes gibi bir gölgelikte nefes almaya çalışan bir yolcuyum. Adımla müsemma bir sorumluluk bilincinde, her günü çırpınarak yaşayan, hayatla ve insanla küçük de olsa bir rabıta kurmuş biriyim. Çünkü üç şiir kitabım yayımlandı: Taş Beşik, minyatür Okuyucuları ve Türkçenin Göklerinde.

- Edebiyatla ilişkiniz ve yazma maceranız nasıl başladı?
Samimiyetle cevap vermek gerekirse şöyle oldu: Bir sıkışmışlıktan kitaplara, kitaplardan yazmaya geçen bir süreç oldu. Ortaokula başladığımda bir hastalık geçirdim. Her gün bir şekilde okula, hastaneye yolum düştü. İlk dönem sonunda tatile girdiğimizde notlarım pek iç açıcı değildi. Lisede parasız yatılı okuyan küçük amcamdan bir roman ile tarih kitabı aldım okumak için yarıyıl tatilinden sonra hem derslerim hem hayatım değişti. Çok daha farklı, zengin bir kişi olarak hissettim kendimi.
- İlk kitabınızın ilk baskısını elinize aldığınızda ne hissettiniz?
İlk kitabım birçok kişinin ilk kitabı gibi çok sancılı bir süreç sonunda çıkabildi. O heyecanı anlatamam size. Sözleşme imzalamak, kapak tasarımı ve diğer süreçler şiir kadar, yazmak kadar olağanüstü bir şeydi. Sanki ağır bir yükten kurtulmuştum ve yıllarca verdiğim emek sanki zayi olmaktan kurtulmuştu. Elime aldığım bir kitap değil de koparılmış bir parçam, en mahrem duygularımdı. Biraz utanıyorsunuz, böyle ortalıkta ifşa olmuş duygularınız, nasıl utanmazsınız ki!
- Türkçenin edebiyatla ilişkisi hakkında neler söylersiniz?
Canım Türkçemiz bizim. Varlığımızı neredeyse ona borçluyuz biz. Türkçe ve edebiyat deyince ta Orhun Abideleri ’ne oradan 4.5.yüzyıllara ve o Türkçe zevkiyle de çok daha eskilere gidebileceğiniz bir büyük Türk şiiri ile karşılaşırsınız. Sözlü edebiyat olsun yazılı dönem olsun insanın kaderiyle paralel yaşar Türk edebiyatı. En kötü dönemlerimizde bile dünyayı aşan eserler veren bir Türkçemiz var bizim.
- Edebiyat alanında gayret göstermek isteyenlere neler önerirsiniz?
Edebiyatın bir yaşam biçimi olması kaçınılmazdır. Bu yüzden yol arkadaşınızı daha en başta uyarın, ilişkilerinizi ona göre ayarlayın. Edebiyat kopukluğu asla kaldırmaz. Hangi mesleği yaparsanız yapın rol yapmak zorundasınız çünkü sizin mesleğiniz de hayatınız da aslında edebiyattır. Kolay kolay kabul etmeyecekler sizi, hor görecekler, mallarıyla mülkleriyle, şatafatlı yaşamlarıyla hep üzerinize gelecekler ama içten içe kıskanacaklar, tuzaklar kuracaklar, size gereksiz muamelesi yapacaklar, kral da, bakan da, müdür de olsalar gözleri hep sizin krallığınızda olacak. Martin Eden gibi yaşamaya hazırlıklı olun. Türk edebiyatını ve dünya edebiyatını genel olarak en az birer eserle bitirin. Her yerinizde kitaplar olsun, balkonda, oturma odanızda, TV’nin yanında, yatağınızda, arabanızda… Yazmak için acele etmesinler, yazarın ünlüsü hayattayken makbul değil çünkü alkışlara aldırmadan hep niteliği ön planda tutsunlar.
- Fırsatınız olsaydı bütün insanlara okutacağınız bir kitap var mı?
Suç ve Ceza’dır. Bana göre bu eser aslında dünyadaki insanın macerası, hepimiz aslında birer Raskolnikov’uz.
- Türk ve dünya edebiyatından en beğendiğiniz yazar kimdir?
Birçok yazar var elbette. Birer yazar söylemek gerekirse, hayır asla olmaz. Dünya edebiyatından Dostoyevski desem Gogol kalır, T.S. Eliot desem Franz Kafka kalır, Kafka desem Charles Baudelaire kalır.
Türk edebiyatında Yunus desem Karacoğlan kalır, Fuzuli desem Neşati kalır, Şeyh Galip desem Nedim kalır, Ahmet Haşim desem Yahya Kemal kalır, Ömer Seyfettin desem Sait Faik kalır, Oğuz Atay desem Turgut Uyar, Tarık Buğra, Yaşar Kemal kalır. Sezai Karakoç desem, İsmet Özel kalır.
- Gerçekleşmesini istediğiniz en büyük hayaliniz nedir?
İstiklal Marşı, Mevlit kadar çok okunan büyük bir şiir yazmaktan başka hayalim yok.
- Mezar taşınıza ne yazılmasını isterdiniz?
Şeyh Galip’in şu beytinin yazılmasını isterim.
Hoşça bir bak zatına zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan âdemsin sen
- Okurlara önerebileceğiz 3 kitap hangileridir?
Yunus Emre Divanı
Hüsn-ü Aşk
Erbain
- Ayrıca eklemek istediğiniz bir husus var mı?
Kendinize iyi bakın çünkü kendine iyi bakmak sanattır.
incetezat.com ailesi olarak bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Rica ederim, benim için en büyük zevk edebiyat konuşmaktır.
Çok keyifli bir sohbet dolu dolu … teşekkürler