Nam-ı diğer Son Gulyabani. Öncelikle bize gösterdiği incelik için teşekkür ederek başlayalım. Kendisi korku-fantastik alanında öyküler anlatıyor. Korku hikayeleri ilk bakışta “batı” kaynaklı görülebilir ancak bizim kültürümüzde derin etkileri ve yeri vardır. Kırsalda anlatılan, kültüre kazandırılmamış binlerce hikayemiz vardır. Türkiye’nin istediğiniz bir köyüne gidin, bir yaşlı köylünün yanına oturun ve böyle bir olayla karşılaşıp karşılaşmadığını sorun yeterli. Mutlaka size bir hikaye anlatacaktır. Bu açıdan edebiyatımıza kattıkları çok önemli. Köy köy dolaşıp söylenen türküleri derleyen Muzaffer Sarısözen’in farklı versiyonu kendisi. Bu uğraş olmasa şuan dilinize dolanan, kültürümüzü yansıtan türküleri bilemeyecektik. Aynı uğraşı yapıyor Mehmet Berk. Dilden dile anlatılan hikayeleri hepimize ulaştırıyor.

Kendisinin çok ilginç ve okumaya değer bir blogu da var. Onun ve kitaplarının linkleri yazının en altında olacak. Yeni çıkacak kitabı için ise heyecanlandığımızı söyleyelim. Daha fazla bekletmeden söyleşiye geçelim isterseniz.
Bize kendinizden kısaca bahseder misiniz? Mehmet Berk Yaltırık kimdir?
-Edirne’de yaşayan, sıklıkla Balkanları hayal eden, insanı ürperten ve heyecana sevk eden hikâyeleri dinlemeyi, okumayı ve kurgulamayı seven bir tarihçi.
Edebiyata giriş maceranız nasıl başladı?
-2010’a kadar blog haricinde yazdıklarımı paylaşma, okutma isteği duymamıştım. Bazı yayınlanmış internet makalelerim vardı sadece. Blog açtıktan bir yıl sonra Gölge e-Dergi ve Kayıp Rıhtım başta olmak üzere çeşitli e-dergi, site ve fanzinlerden hikaye teklifleri gelmeye başladı. Blogda öyle çok hikâye yoktu ama ilgilendiğim temalar biraz merak uyandırmıştı sanırım. Sonra kaleme aldığım tarihi temalı fantastik ve mühim bir kısmı korku içerikli hikâyelerim yavaş yavaş dergilerde ve öykü seçkilerinde yer almaya başladı. Hikaye ve roman kalemimi daha yatkın bulduğum türler olduğundan hep bu iki alan üzerine yoğunlaştım. Gelip geçen sekiz senenin ardından hikâye yazmaktan hala kopamadım. Sadece roman çalışmalarına ağırlık verdim.
İlk kitabınızın ilk baskısını eline aldığınızda neler hissettiniz?
-“Yedikuleli Mansur”dan önce dâhil olduğum öykü seçkileri vardı. Onlarda hayli heyecanlanmıştım ancak ilk romanımı elime alınca daha farklı hissettim. Kapakta ve sırtta ismimin yazması bir yandan “beğenirler mi” endişesi, diğer yandan da ben öldükten çok sonra beni yaşatabilecek bir hatıra bırakabilmenin rahatlığını doğurmuştu. Bir de gariptir o zamana kadar yazdıklarım, yaptıklarım, çalışmalarım kısa bir anlığına –klişe bir tabir olacak ama- film şeridi gibi gözlerimin önünden geçmişti. “İşte ömrümde yeni bir dönemeç” diye düşünmüştüm.
Okuduğunuzda sizi en çok etkileyen kitap hangisiydi ve ne şekilde etkilendiniz?
-Çok alakasız gibi gelecek ama serüven tarzında yazabilmemin ve belirli temaları araştırma şevki duymam nedeniyle Refi Cevat Ulunay’ın Eski İstanbul Kabadayıları-Sayılı Fırtınalar’ı hayli etkilemiştir diyebilirim. Fantastiğe, kurguya meylimi de Yüzüklerin Efendisi üçlemesi ile Firdevsi’nin Şahname’sine borçluyum. Korkulu tasvirler yazamadığım düşünürken bu hususta cesaretlendiren eser de yine alakasız olsa da –zira eleştirel yaklaşımı malumdur- Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Mezarından Kalkan Şehit ve Gulyabani eserleri olmuştur.
Sizi en çok etkileyen kitap kahramanı kimdir?
-Baron Münchausen.
Yazmak konusundaki motivasyon kaynağınız nedir?
-Okumak ve hayal kurmaktan sonra hayatı çekilebilir ve bir parça eğlenceli kılabilen yegâne meşgale olması. Ayrıca zamanlar ve mekânlar arasında kıpırdamaksızın dolaşma imkanı sağlaması.

Hayatınızın bir film olsa müziği ne olurdu?
-Neşeli anlarda Kürdili Hicazkâr Longa, kalan zamanlarda Demir Demirkan’ın Ahura adlı şarkısı. (Sır Dosyası’nın jenerik müziği olarak bilinir)
En sevdiğiniz ve en çok kullandığınız cümle nedir?
-“Tam hikâyelik!”
Fırsatınız olsaydı bütün insanlara okutacağınız kitap hangisidir?
-Orhan Hançerlioğlu’nun İnanç Sözlüğü.
Hayatta en heyecanlandığınız an hangisiydi?
-Sanırım “Anadolu Korku Öyküleri 2” için benden öykü istendiğindeydi. İlk romanımın yayınevinde kabul edildiğini öğrendiğimde de heyecan duymuştum ancak bunu hala ara sıra hatırlarım. Benim için kitap rafları arasına atılmış ilk adımdı.
Türk ve dünya edebiyatından en beğendiğiniz yazar kimdir?
-Cevabını vermesi zor bir soru. Ama İhsan Oktay Anar ve Terry Pratchett’ı söyleyebilirim.
Gerçekleşmesini istediğiniz en büyük hayaliniz nedir?
-Daha çok kişinin yerli kalemlerden korku, bilimkurgu ve fantastik eserler okuması, keşfetmesi.
Mezar taşınıza ne yazılmasını isterdiniz?
-Lüleburgaz’da ilginç mezar taşı örneklerinin fotoğraflarını toplayan bir tanıdığım sayesinde öğrenmiştim. Orada bir mezar taşında yazan şu ifadeleri hayli beğenmiştim, muhtemelen kendi mezar taşımda da yazılmasını isterdim: “Gözlerimizin önünde, ilginç bir yaşam sürdürdü. Anlattı, dinledi güldürdü. Hayatını çok hızlı sürdürdü!…”
Yazmayı amaç edinmiş okuyuculara yazarlık yolunda ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?
-Yazma aşamasında not tutma ve bu notlara ara sıra dönüp bakma, birlikte öykü yahut yazıları kontrol edip eleştirecekleri bir arkadaş grubu, bir de gerek yazma gerekse yazdıktan sonrasında bolca sabır. Okudukça, araştırdıkça, gözlemledikçe yazacak bir konu, işleyecek bir tasvir, anlatılacak bir hikaye muhakkak oluyor. Bir de yazmayı sadece öykü, deneme vb. belli bir tür olarak, bunun yayımlanması olarak görmemek lazım. Şahsi notlar ve günlük tutmak da insanın elini yazıya yatkın hale getiren, kendini ifade etmesini kolaylaştıran bir alışkanlık. Daha önce de muhakkak farklı kişilerce dile getirilmiştir ama tekrar hatırlamakta sakınca yok; kalem yazdıkça keskinleşiyor, kıvamını buluyor.
Okurlara önerebileceğiniz 3 kitap hangileridir?
-Zor bir soru ama romanlardan aklıma ara sıra düşen üç tanesini önerebilirim. Kemal Tahir-Rahmet Yolları Kesti, Yaşar Kemal-Binboğalar Destanı, Ferenc Herczeg-Paganlar.
Ayrıca eklemek istediğiniz bir husus var mı?
-Hazırlığını sürdürdüğüm yeni romanımı nihayet tamamladım. Nisan 2019’da İthaki Yayınları’ndan çıkacak. “Istrancalı Abdülharis Paşa” olacak adı.
incetezat.com ailesi olarak bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Mehmet Berk Yaltırık’ın blogu için tıklayın
Türk Kültüründe Vampirler kitabı için tıklayın
Yedikuleli Mansur kitabı için tıklayın
Gölgeli Öyküler-Korku Öyküleri Derlemesi kitabı için tıklayın
Hikayeleri çok iyiymiş. özellikle youtube’taki bir kaç videosu içimi ürpertti.