Biyografi | İnce Tezat https://www.incetezat.com Mon, 17 Feb 2020 10:14:08 +0000 tr hourly 1 https://www.incetezat.com/wp-content/uploads/2018/09/thumbnail_favicon.png Biyografi | İnce Tezat https://www.incetezat.com 32 32 Kafka-Yıldızlardan Fal Tuttum https://www.incetezat.com/biyografi/kafka-yildizlardan-fal-tuttum/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kafka-yildizlardan-fal-tuttum https://www.incetezat.com/biyografi/kafka-yildizlardan-fal-tuttum/#respond Mon, 17 Feb 2020 08:15:26 +0000 https://www.incetezat.com/?p=4145 “Doğru yol bir gergin ip boyunca ilerler; yükseğe değil, yerin az üzerine çekilmiştir. İp, üzerinde ilerlenmekten çok, insanı çelmelemek için çekilmiş gibidir.” Franz Kafka Kafka, bir filozof muydu, bir edebiyatçı mıydı, yoksa bir kâhin miydi? Önce Kafka’yı etkileyen ve onu Kafka yapan unsurlar nelerdir onlara bir göz atalım. Derdini söylemeyen derman bulamaz derler. Kafka, derdini,...

The post Kafka-Yıldızlardan Fal Tuttum first appeared on İnce Tezat.]]>

“Doğru yol bir gergin ip boyunca ilerler; yükseğe değil, yerin az üzerine çekilmiştir. İp, üzerinde ilerlenmekten çok, insanı çelmelemek için çekilmiş gibidir.”

Franz Kafka
Kafka, bir filozof muydu, bir edebiyatçı mıydı, yoksa bir kâhin miydi?

Önce Kafka’yı etkileyen ve onu Kafka yapan unsurlar nelerdir onlara bir göz atalım. Derdini söylemeyen derman bulamaz derler. Kafka, derdini, dünyaya mal olacak kadar etkili bir biçimde söylemişti: Yani edebiyatı kullanmıştı.

Kafka’nın yazımını etkileyen unsurlar:

1. Savaş: 1883 doğumlu olan Kafka genç yaşındayken birinci dünya savaşını yaşadı. Onun döneminde Avusturya- Macaristan İmparatorluğu çökerken Çekoslovakya kuruldu. Kafka Alman kültürüyle yetişirken savaşın kaybeden tarafı olan Almanya büyük sıkıntılar içindeydi ve yeni bir dünya savaşının çıkması işten bile değildi. 1924 yılında genç yaşta tüberkülozdan öldüğü için hem ikinci dünya savaşını görmedi, hem de akrabaları ve yakınları gibi Nazi zulmüne maruz kalmadı.

2. Köken: Irksal kökeni onu iki arada bir derede bıraktı. Almanca konuştuğu için Çekler tarafından, Yahudi olduğu için de Almanlar tarafından sevilmedi. Çek ve Fransız dillerini bilmesine rağmen eserlerini Almanca yazdı. Babasına yazdığı mektupta onu dindar gibi görünen ama dindar olmayan birisi olarak tanımlarken, kendisi de dindar değildi. Toplumda, azınlık olmanın yarattığı baskıyı duyuyordu.

3. Baba: Baskıcı bir baba ve çekingen bir çocuk. Özellikle babasıyla olan ilişkilerinde hissettiklerini ifade edemeyen Kafka baba karakterini bir çok eserinde kimi zaman amcayla, kimi zaman patronla, kimi zaman babayla özdeşleştirmiştir. Dönüşüm, bu baskının onu ne hale getirdiğini metaforik bir biçimde anlatan zirve eseridir. Babasına söylemek istediklerini ancak bir mektup aracılığıyla ifade edebilmiştir.

4. Toplumsal yabancılaşma: Toplumsal yabancılaşma Hegel’den Marx’a kadar gelen ve olgunlaşan bir kavram olarak ortaya çıktı. Bunu Kafka’nın anlattığı yabancılaşmada şöyle görüyoruz. Bize yararlı olması için düzenlediğimiz kurumlar bizi kendilerine yabancılaştırıyorlar ve dışlarına atan birer mekanizma haline geliyorlar. Toplumda buna karşı başkaldırılar olsa da Kafka’nın eserlerinde daha çok kabullenilmişlik ve içe çekiliş tablolarıyla karşılaşıyoruz.

5. Bürokrasi: Devlet bürokrasisini ve hukuku, edebiyatına konu alan Kafka hukuk öğrenimi görmüştü ve bürokrasinin içinde çalışıyordu. Güncelerinden burada yaşadığı sıkıntıları da okuyabiliyoruz. Böylece bir romanında devleti temsil eden Şatoya ulaşamıyordu. Yollar dönüp dolaşıp başka yerlere çıkmaktaydı. Telefonla da ulaşmak mümkün değildi. Başka bir romanında çatı katında kurulan mahkemelerde suçsuz yere yargılandı. Kafka bürokratik görevlerini sürdürürken durmadan yazdı.

6. Kadınlar: Kafka’nın kadınlarla olan ilginç ve karmaşık ilişkisi yazımını etkilemiştir. Örneğin Duruşma romanı Felice ile olan nişanının bozulmasının izlerini taşır. Kafka, Felice Bauer ile iki kez, Julia Wohhryzek ile bir kez nişanlanıp ayrıldı. Milena Jesenska ile sevgili ve arkadaş oldu.  Bazı dedikodulara göre bilinmeyen bir ilişkisinden bir çocuğu olduğu da söylenmektedir. Yaşamının son bölümünde ölene dek Dora Dymant ile birlikte olmuştur. Milena ve Felice ile yazışmaları kitap olarak yayınlanmıştır.

7. Hastalık: Hastalıklar Kafka’nın peşini bırakmayan bir olgudur.  Zayıf bir bünyesi olan Kafka 1911 yılında Erlenbach Sanatoryumunda,  1912 yılında Harz dağlarında başka  bir sanatoryumda yatar. 1917 yılının ağustos ayında bir gece Kafka’nın ağzından kan gelir, verem teşhisi konulur. 1918 sonbaharında da İspanyol gribine yakalanır. 1924 yılında hastalığı ağırlamıştır. Berlin’de yaşamaktadır. Prag’a getirilir. Wiener Wald Sanatoryumuna yatırılır. 3 Haziran 1924 yılında 40 yaşında Kierling’de ölür.

Kafkaesk Edebiyat:

Bu etkiler altında (mektupları ve anıları da yayınlandığı için Kafka’yı yakından tanımak mümkün olmuştur) ortaya çıkan yazım tarzı çok özeldi ve Kafkaesk olarak tanımlandı. Bu tanım, Kafka’nın yazım tarzındaki tehdit edici ve korkutucu anlamı öne çıkartır. Hikâyeler akarken, gerçek dışı diyebileceğimiz olaylarla da karşılaşırız, ancak bu öyle doğal bir biçimde anlatılmıştır ki bizi rahatsız etmez ve gerçeğin bir parçası olarak algılarız. Örneğin dönüşümdeki böcek (ne böceği olduğu tam belli değildir), hem hayvan, hem de insan özelliklerine sahiptir. Kafka’nın bu gerçek dışı gerçekçiliği okuyanı etkilemekte ve onu yazının içine çekmektedir. Ceza Sömürgesindeki alet çalışmaya başlayınca, iğnelerini üstünüzde hissedersiniz.

Yıldızlardan Fal Tuttum:

Çok kısa olarak bir fikir vermeye çalıştığım Kafka ile ilgili olarak son noktayı bir Kâhin miydi soruma, kendi cevabımı vererek koymak istiyorum (Başka bir deyişel yıldızlardan fal mı tutmuştu?). Kafka bunlardan hepsiydi ve daha da fazlasıydı. Ben kâhinliği üstünde durmak istiyorum.

Yirminci yüzyıl için satır aralarında neleri öngörmüştü.

1. Doğanın ritminden kopan, yalnızlaşan ve yabancılaşan insanı öngörmüştü. Baba sevgisizliğini de içine katan Metamorfoz, bu yalnızlaşmanın metafor olarak anlatıldığı en iyi öyküdür. Bugün, (birçok dizide de izlediğimiz gibi) gelişmiş toplumlarda insanlar yalnız yaşıyorlar. Benim hapishane diye nitelendirdiğim bloklarda çalışıyorlar ve yine hapishane gibi olan blok evlerine gidiyorlar. Kapılarda onları gardiyanlar karşılıyor.

2. Devlet bürokrasisinin insanı nasıl dışladığını anlatıyordu. Bürokrasiye ulaşmak için sarf ettiği çabaları bugün oligopol olan özel şirketlerin başvuru merkezlerine ulaşarak sorunlarımızı çözmeye çalışırken de yaşıyoruz. Devlet bürokrasisinden bahsetmeye gerek bile yok.

3. Davada anlatılan suçlama ve yargılamalar adeta tiyatro sahnesi gibidir. Sanki bugüne yolculuk yapmış, çeşitli mahkeme salonlarına girmiş, çeşitli duruşmalara şahit olmuş sonra çağına geri dönüp kendisine nasıl iftira atıldığını anlatmıştır. Sonunu da dramatik bir biçimde bitirmiştir.

Kim bilir, belki de bunları yıldızlara bakarak tahmin etmişti!

Orhan TUNCAY

Hikâye, roman ve şiir yazarı ve çevirmendir. Kafka çevirileri ve Kafka üzerine yazılmış bir kitabı vardır.
www.orhantuncay.com

The post Kafka-Yıldızlardan Fal Tuttum first appeared on İnce Tezat.]]>
https://www.incetezat.com/biyografi/kafka-yildizlardan-fal-tuttum/feed/ 0
Ahmet Erhan-Biyografi https://www.incetezat.com/biyografi/ahmet-erhan-biyografi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=ahmet-erhan-biyografi https://www.incetezat.com/biyografi/ahmet-erhan-biyografi/#respond Thu, 25 Apr 2019 09:00:43 +0000 https://www.incetezat.com/?p=2734 8 Şubat 1958’de Mersinli bir ailenin beşinci çocuğu olarak Ankara’da doğdu. Asıl adı Erhan Bozkurt’tur. Babasının adı Ahmet İzzet iken oğlu babasının ön adını da alarak Ahmet Erhan olarak edebiyat dünyasında yerini aldı. Babasının işlerinden dolayı Ankara’dan taşınmak zorunda kaldı. Gençliğinin büyük bir kısmını Adana-Mersin hattında gidip gelmekle geçirdi. Okulla birlikte çalışma hayatı da vardı....

The post Ahmet Erhan-Biyografi first appeared on İnce Tezat.]]>
8 Şubat 1958’de Mersinli bir ailenin beşinci çocuğu olarak Ankara’da doğdu. Asıl adı Erhan Bozkurt’tur. Babasının adı Ahmet İzzet iken oğlu babasının ön adını da alarak Ahmet Erhan olarak edebiyat dünyasında yerini aldı. Babasının işlerinden dolayı Ankara’dan taşınmak zorunda kaldı. Gençliğinin büyük bir kısmını Adana-Mersin hattında gidip gelmekle geçirdi. Okulla birlikte çalışma hayatı da vardı. Ailesine maddi olarak destek olmak adına birçok işte çalıştı. Bu yorucu lise hayatından sonra Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı’na girdi. Edebiyata olan ilgisi burada daha da artmıştı. Okulu bitirdikten sonra Ankara’da özel eğitim kurumlarında öğretmenlik yaptı.

Memleketine döndüğünde ilgi duyduğu spor alanında başarı göstererek Adana Demirspor’da Fatih Terim ile birlikte top koşturdu.  Bir maçta kaval kemiğine aldığı darbeyle ciddi bir sakatlık geçirince futbolu bıraktı ve şiire yöneldi.

1975’de Militan dergisinde yayımlanan ilk şiiriyle edebiyat dünyasında dikkat çekmeyi başardı. 1981 yılında “Alacakaranlıktaki Ülke” adlı ilk şiir kitabı yayımlandı. Döneminde büyük yankı uyandıran bu şiir kitabıyla Behçet Necatigil Şiir Ödülü’ne layık görüldü. Bu şiir kitabında ölümü o kadar ustaca işlemişti ki ödül töreni sırasında Edip Cansever kendisine “Evlat ne çok bahsetmişsin, daha gençsin oysa, kimden öğrendin ölümü…” diyecektir.

1976’ya gelindiğinde babasını kaybedince şiirindeki ölüm daha belirgin bir hale büründü. Alkolle arası bu travmatik ölümden sonra büyük bir yükseliş gösterdi.

Baba bana yürüdüğün
O yolları göster
Baba bana dünyanın
Yüreğine inen geçidi
Baba durursam azarla
Tökezlersem kaldır beni
Toprağa süre süre
Arıttım yüreğimi
Ellerim kanıyor bak
Isırganlar yolmaktan
Sesim nasıl da kısık
Nehirlerin kaynağında
Durup da bağırmaktan
Baba bana yaşamın
Çekirdeğini göster
Baba bana bu yolun
Sonundaki çiçeği
Güneş giriyor koluma
Ömrüm çağırdı beni
Bu yolda yürürüm ben
Baba şarkılarıma küfret
Bir gün eğer dönersem!

Dönüşün Senfonisi şiirinde ölümün nasıl şiirlerine sindiğini şu dizelerle anlatıyor:

Akdeniz’in mavisini, turuncusunu anlatmak isterdim
Oysa hep ölümü anlattım, hemen bütün şiirlerimde,
Deniz dediğimde boğulmuş bir çocuğun cesedi
Toprak dediğimde çiçekler değil, ölülerdi

1979 yılında yazdığı “Bugün de ölmedim anne” adlı şiiri, 1990 yılında Ahmet Kaya tarafından çıkarılan Sevgi Duvarı albümündeki Dardayım şarkısında okunur.

Yüreğimi bir kalkan bilip sokaklara çıktım
Kahvelerde oturdum çocuklarla konuştum
Sıkıldım, dertlendim, sevgilimle buluştum
Bugün de ölmedim anne

Kapalıydı kapılar, perdeler örtük
Silah sesleri uzakta boğuk boğuk
Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük
Bugün de ölmedim anne

Üstüme bir silah doğruldu sandım 
Rüzgar, beline dolandığında bir dalın
Korktum, güldüm, kendime kızdım
Bugün de ölmedim anne

Bana böylesi garip duygular
Bilmem niye gelir, nereye gider? 
Döndüm işte; acı, yüreğimden beynime sızar 
Bugün de ölmedim anne.

1993’te Madımak Oteli’nde en iyi arkadaşları Behçet Aysan, Metin Altıok, Uğur Kaynar, Asaf Koçak’ın öldürülme haberiyle derinden sarıldı. Ülkenin kara bulutlara hâkim olduğu, ölüm ve silahların tek ses olduğu zamanda yazdığı bir mektupta şunları dile getirmişti:

 “Ne istiyorsunuz kardeşlerim; bu ülke hepimize yeter; yakışmıyor bize silah, bomba, pusu; bu şiddeti hak edecek bir günahımız yok hiç birimizin!” 

Türk Tabipler Birliği’nin verdiği Behçet Aysan Şiir Ödülü’nü 2006 yılında “Şehirde Bir Yılkı Atı” adlı kitabıyla kazandı. Türkiye Yazarlar Sendikası ve Ören Belde Belediyesi işbirliğiyle verilen Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü’nü ise “Sahibinden Satılık” adlı kitabıyla 2008 yılında kazandı.

Ahmet Erhan’ın şiirleri Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından 2017 yılında “Burada Gömülüdür/Bütün Şiirleri” adı altında 2 cilt halinde yeniden derlenip yayımlanmıştır.

Özel Okmeydanı Hastanesi’nde 501 numaralı odada eşi Hacer Hanım ile gırtlak kanserine karşı mücadele ediyordu. Takvimler 4 Ağustos 2013’ü, yani şair Turgut Uyar’ın doğum gününü gösteriyorken ardında büyük bir şiir külliyatı bırakarak aramızdan ayrıldı.

Anne ben geldim, ağdaki balık
Bardaktaki su kadar umarsızım
Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın…

Kaynak:

Erhan Ahmet, Burada Gömülüdür/Bütün Şiirleri 1. Cilt (İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi, 2017)

listelist.com/ahmet-erhan-kimdir/

The post Ahmet Erhan-Biyografi first appeared on İnce Tezat.]]>
https://www.incetezat.com/biyografi/ahmet-erhan-biyografi/feed/ 0
Neden Biyografi Okunmalı? https://www.incetezat.com/biyografi/neden-biyografi-okunmali/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=neden-biyografi-okunmali https://www.incetezat.com/biyografi/neden-biyografi-okunmali/#respond Mon, 29 Oct 2018 21:48:32 +0000 https://www.incetezat.com/?p=1818 Biyografi Nedir? Biyografi ya da yaşam öyküsü, bir insanın yaşamındaki olayların belirli bir sıraya göre anlatıldığı edebiyat türüdür. Kişinin kendi hayatını anlattığı yazılara otobiyografi, divan edebiyatında şairlerin yaşam hikayesini anlatan eserlere de tezkire denir. Özellikleri Nelerdir? Kişiyi tüm yönleri ile tarafsız bir şekilde tanıtmak. Açık ve anlaşılır bir dil kullanılmalıdır. Belgelere ve örneklere dayandırılarak hazırlanan biyografiler sanat...

The post Neden Biyografi Okunmalı? first appeared on İnce Tezat.]]>
Biyografi Nedir?

Biyografi ya da yaşam öyküsü, bir insanın yaşamındaki olayların belirli bir sıraya göre anlatıldığı edebiyat türüdür. Kişinin kendi hayatını anlattığı yazılara otobiyografi, divan edebiyatında şairlerin yaşam hikayesini anlatan eserlere de tezkire denir.

Özellikleri Nelerdir?
  • Kişiyi tüm yönleri ile tarafsız bir şekilde tanıtmak.
  • Açık ve anlaşılır bir dil kullanılmalıdır.
  • Belgelere ve örneklere dayandırılarak hazırlanan biyografiler sanat ve meslek alanındaki tarihçiler için önemli kaynaklardır.
  • Biyografisi yazılacak kişiler, kuşkusuz, sıradan kişiler değildir. Yaşadıkları dönemin siyasal,toplumsal etkinliklerine katılmış ya da eserleriyle,çalışma ve buluşlarıyla dönemlerini etkilemiş kişilerdir.
  •  Kişinin önemi ve benzerlerinden farkı belirlenmelidir.
  • Yaşam öyküsü kronolojik olarak hazırlanmalıdır.

Biyografiler roman şeklinde de yazılabilir. Bu tarz eserlere biyografik roman denir. Türk edebiyatındaki en önemli örneklerinden biri Oğuz Atay’ın Bir Bilim Adamının Romanı isimli kitabıdır.

Dünya edebiyatında Yunan yazar Plutarkhos bu türün öncüsü olarak gösterilebilir. İskender, Sezar, Marcus Antonius gibi kişilerin biyografileri yazarın bu konudaki önemli eserlerindendir. Mestrius Plutarchus (MS. 46 – 120?) Yunan tarihçi, biyografi ve deneme yazarı. Ayrıca orta dönem Platonculardandır. Plutarkhos Delfi’nin yaklaşık 35 km doğusunda bulunan Chaeronea, Boeotia Yunanistan’da iyi bir ailede dünyaya gelmiştir. Plutarkhos ciltlerce eser yazmış olduğu belirtilmektedir. Lampria Katalogu adlı bir antik katalog listesinde 227 eseri olduğu bildirilmiştir. Elimize geçen eserleri Paralel Yaşamlar ve Moralia adlı iki toplanmış eserdir.

Türk edebiyatında biyografi alanındaki ilk eserler tezkiyelerdir. İlk tezkiye örneği Ali Şîr Nevaî’nin  Mecâlisü’n-Nefâis isimi eseridir.

Biyografik Filmler

Biyografi alanında onlarca belgesel ve film de çekilmiştir. İzlenebilecek bir kaç biyografik film örneği de verelim yeri gelmişken:

  • Cinderella Man
  • Sıkıysa Yakala
  • İçimdeki Deniz
  • Ip Man
  • Kelebek ve Dalgıç
  • Akıl Oyunları
  • Özgürlük Yolu
  • Piyanist
  • Can Dostum
  • Schindler’in Listesi

Daha fazla örnek için buraya tıklayabilirsiniz.

Neden Biyografi

Günümüzde insanları kitap okumaktan alıkoyan onlarca şey sayılabilir. Ancak en önemlisi sanırım zaman konusu. Harıl harıl çalışan, trafikte saatler geçiren, televizyon karşısında ömür tüketen bir neslin kitap okumaya zaman bulamaması tartışılır haliyle. Ancak bir bahane olduğu konusu kesin. Ömrün kısa oluşu da sayılabilir. Bu kısa hayatta kitap okumak da sorun olabiliyor demek ki! Ayrıca kitap okumak konusunda da çok seçici davranabiliyoruz bir çok zaman. Hikaye olmasın, roman olmasın, bir şey öğretsin gibi onlarca bahaneyi bir çırpıda sıralayabiliyoruz. Tüm bu bahanelere sarılan kişilerden biriyseniz, bahanelerinizin hepsini boşa çıkarmak için biyografi konusunu öne sürebilirim. Zira biyografiler sizin zamanınızı harcamayı bırakın size zaman kazandıracaktır. Ömrünüze ömür katacaktır desek yeridir.

Başkalarının tecrübelerini yaşayarak öğrenmek kadar büyük ahmaklık yoktur.

Aynı zamanda yaşayarak öğrenecek kadar zamanınız da yoktur kesin çünkü kitap okumak konusunda bile zaman konusunda bahaneler bulabiliyoruz üstte yazdığım gibi. İster kendi mesleğinizin, isterseniz özendiğiniz mesleklerin. Ya da önder kabul ettiğiniz ve sizin için yolunuzu aydınlatan kişilerin hayatlarına dahil olmak kim istemez ki? Onlarla yan yana yürüdüğünüzü ve fikir alışverişi yaptığınızı varsayın. Hatta biraz daha ileri gidersek 50 senelik tecrübeyi 300 sayfa kitap okuyarak öğrendiğinizi düşünün. Tabii ki aynı şey değildir ancak 20-30 liraya 200-300 sayfa okuyarak o kişilerin hayatlarından damlayan özü tadabilmek mümkün.

Tecrübe üzerine saatlerce düşünülebilecek bir konu. Ve hayata atıldığınız andan itibaren sizin en büyük etiketlerinizden biri olacak. İş hayatınızdan aşk hayatınıza ya da sosyal hayatta yaptığınız davranışların şeklini şemalini etkileyecek yegane şey tecrübe. Ve bunu kazanmak için seneler vermeniz gerekecek emin olabilirsiniz. Ne kadar önemli olduğunu tecrübeli olduğunuzda tecrübesiz bir kişinin o konu hakkında konuşmalarını dinlerken ve ya okurken farkedebilirsiniz. Biyografi alanı ise kestirme yoldur. Dünya tarihine damga vurmuş binlerce kişinin, yöneticilerin, filozofların, yazarların, sporcuların vs. hayatlarına biyografi okuyarak dokunmanız mümkün.

Eğitim sisteminde müfredat içinde bir gün anlatılıp geçilecek kadar basit bir konu değil. Bir çok önemli konunun önüne geçen, sıkıştırılmış müfredatların, basit ama anlatılması gereken şeylerin arkasında kalmış önemli şeylerden biri biyografi. Küçük yaşlardan itibaren biyografi okumaya teşvik edilen bireylerin hayatlarının nasıl da değiştiğini görebiliriz. Sizlere hayal gücü, bakış açısı gibi çok kritik özellikler katabilir.

Bu noktadan hareketle sitemizde değerli yazarların biyografisine yer vermek için bu kategoriyi kullanacağız. Sizlere kısa ve öz olarak örnek kişilerin hayatlarını yazacağız. Okuyalım ve özellikle genç yaştaki bireylere önerelim. Bir film izleme vaktinde hayatlarını değiştirecek bakış açıları kazanma fırsatını kaçırmak istemeyiz sanırım.

Neşet Ertaş’ın ağzından güzel bir hayat hikayesi ile bitirelim.

Bin dokuzyüz otuzsekiz cihana

Kırtıllar köyünde geldin dediler

Babama Muharrem anama Döne

Dediysen Ata’yı bildin dediler

 

Dizinde sızıydı anamın derdi

Tokacı saz yaptı elime verdi

Yeni bitirmiştim üç ile dördü

Baban gibi sazcı oldun dediler

 

O zaman babamdan öğrendim sazı

Engin gönül ile Hakk’a niyazı

O yaşımda yaktı bir ahu gözü

Mecnun gibi çölde kaldın dediler

 

Zalım kader devranını dönderdi

Tuttu bizi İbikli’ye gönderdi

Babam saz çalarken bana zil verdi

Oynadım meydanda köçek dediler

 

Anam Döne İbikli’de ölünce

Tam beş tane öksüz yetim kalınca

Beşimiz de Perişan olunca

Babamgile burdan göçek dediler

 

Yürüdü göçümüz Tefleğe doğru

Bu hali görenin yanıyor bağrı

Üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı

Bunlara bir ana bulun dediler

 

Yozgat’ın Kırıksoku Köyü’ne vardık

Bize ana yok mu diyerek sorduk

Adı Arzu dediler bir ana bulduk

İşte bu anadır buldun dediler

 

En küçük gardaşı kayıp eyledik

Onun için gizli gizli ağladık

Üstelik babamı asker eyledik

Yine öksüz yetim kaldın dediler

 

Zalım kader tebdilimi şaşırttı

Heybe verdi dalımıza devşirtti

Yardım etti Yerköy’üne göçürttü

Biraz da burada kalın dediler

 

Yerköy’den Kırıkkale’ye geldik

Babam saz çalarken biz çümbüş aldık

Kırşehir’e varınca kemanı çaldık

Aferin arkadaş çaldın dediler

 

Yarin aşkı ile arttı hep derdim

Babamı bir yere dünür gönderdim

Başlık çok istemişler haberin aldım

İstemiyor yarin seni dediler

 

Kırşehir’de yedi sene kalınca

Düğün düzgün hepsi bize gelince

Burada herkese yer daralınca

Ankara’ya gider yolun dediler

 

Ankara’da (sünnetçi) Veysel Usta’yı buldum

Epeyce eğleştim evinde kaldım

Yüz lirayı verip bir yatak aldım

Etti isen böyle buldun dediler

 

Bir ev kiraladım münasip yerde

Kaldı kavim kardaş hep Kırşehir’de

Bu aşk hançerini vurdu derinde

Çaresini bulamazsan ölün dediler

 

Yarin aşkı ile döndüm şaşkına

Arada içerdim yarin aşkına

Canan acımaz mı garip dostuna

Buna da içeriye alın dediler.

NEŞET ERTAŞ

 

The post Neden Biyografi Okunmalı? first appeared on İnce Tezat.]]>
https://www.incetezat.com/biyografi/neden-biyografi-okunmali/feed/ 0