edebiyat | İnce Tezat https://www.incetezat.com Mon, 14 Jun 2021 07:45:41 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=5.8 https://www.incetezat.com/wp-content/uploads/2018/09/thumbnail_favicon.png edebiyat | İnce Tezat https://www.incetezat.com 32 32 Bilemiyorum https://www.incetezat.com/siir/bilemiyorum/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bilemiyorum https://www.incetezat.com/siir/bilemiyorum/#respond Mon, 14 Jun 2021 09:00:00 +0000 https://www.incetezat.com/?p=6127 Ben neredeyim bilemiyorum. Hangi durakta kalmış bedenim çözemiyorum. Kilometrelerce uzağa göçmüş ruhum hislerimi bulamıyorum. Ellerim uzaklaşıyor benden nereye bilemiyorum. Düşüncelerim ağırlaşıyor zihnimde. Zihnim bulanıyor, şüphem artıyor, beliren hiçlik beni benden alıyor. Şimdi hangi yolun menziline uzağım, Hangi kapının eşiğinde cismim, Dökülen gözyaşlarım ruhumu nerede saklıyor. Ben, ben miyim bilemiyorum. Değilsem, beni benden kim aldı bilemiyorum....

The post Bilemiyorum first appeared on İnce Tezat.]]>

Ben neredeyim bilemiyorum.
Hangi durakta kalmış bedenim çözemiyorum.
Kilometrelerce uzağa göçmüş ruhum hislerimi bulamıyorum.
Ellerim uzaklaşıyor benden nereye bilemiyorum.
Düşüncelerim ağırlaşıyor zihnimde.
Zihnim bulanıyor, şüphem artıyor, beliren hiçlik beni benden alıyor.
Şimdi hangi yolun menziline uzağım,
Hangi kapının eşiğinde cismim,
Dökülen gözyaşlarım ruhumu nerede saklıyor.
Ben, ben miyim bilemiyorum.
Değilsem, beni benden kim aldı bilemiyorum.
Göçmüş olsa da hislerim benden, bir kırıntı var hala.
Şuramda bir yerlerde bir sızım var hissediyorum.
Neden böyle oldu anlayamıyorum.
Kaçmıştım ben her şeyden,
Kaçmıştım ben kendimden,
Kaçmıştım sevgiye dair tüm şarkılardan.
İnanmak yok,
Güvenmek yok,
Bir daha sevmek yok demiştim.
Şimdi nasıl tarif edilir bilemiyorum.
Kalmalı mıyım, kaçmalı mıyım, bilemiyorum.
Bu sefer tutunsam sevgiye, sevgi tutar mı ellerimden bilemiyorum.
Korkuyorum.
Bu seferde kaybolursam bu şehrin gölgesinde.
Araf’ta kalır bedenim, üşürüm.
Geri dönmez ruhum, tükenirim.
Dahası açmaz olur papatyalarım, korkarım.
Şimdi ne yapmalıyım bilemiyorum.
Konuşmak huzuru demleyecek belki ama susmak zorundayım.
Olmayacak biliyorum o yüzden gitmek zorundayım.
Beliren iki papatya dolusu his var mavi yüreğimde ama ben susmak zorundayım.

The post Bilemiyorum first appeared on İnce Tezat.]]>
https://www.incetezat.com/siir/bilemiyorum/feed/ 0
Bayram https://www.incetezat.com/siir/bayram-2/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bayram-2 https://www.incetezat.com/siir/bayram-2/#comments Thu, 13 May 2021 09:12:42 +0000 https://www.incetezat.com/?p=6066 Bebekler sunuyor Tanrının gülümsemesini Seher vaktinde İs kokusu basıyor şehri Sen uyuyorsun Çöp kutusunda kartonlar ve tekir kedi Sokaklarda sadece üç beş yaşam izi Çiçekler gizli, yaşama sevinci maskeli Artık bayramlar da eski bayramlar değil ki…

The post Bayram first appeared on İnce Tezat.]]>

Bebekler sunuyor

Tanrının gülümsemesini

Seher vaktinde

İs kokusu basıyor şehri

Sen uyuyorsun

Çöp kutusunda kartonlar ve tekir kedi

Sokaklarda sadece üç beş yaşam izi

Çiçekler gizli, yaşama sevinci maskeli

Artık bayramlar da eski bayramlar değil ki…

The post Bayram first appeared on İnce Tezat.]]>
https://www.incetezat.com/siir/bayram-2/feed/ 4
Dost https://www.incetezat.com/deneme/dost/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=dost https://www.incetezat.com/deneme/dost/#respond Wed, 05 May 2021 09:40:14 +0000 https://www.incetezat.com/?p=6016 Bugün Dostları gördüm. Ve zannediyorum yine yanlarına uğrayacağım. Ne garip aslında fark edememek hep baktığımız yerleri, görememek içinde bulunduğumuz halleri. Her adımı attığında son bulacak nefesine yaklaşıyorsun; dursan bu sefer o sana yaklaşıyor. Kimsenin çivisi yetmedi kazığı çakmaya. Çok uğraşan oldu da nefesimiz bile emanetken nedir bu toprağı sahiplenmeler? Attığımız adım sayılı ve şu midenin...

The post Dost first appeared on İnce Tezat.]]>

Bugün Dostları gördüm. Ve zannediyorum yine yanlarına uğrayacağım. Ne garip aslında fark edememek hep baktığımız yerleri, görememek içinde bulunduğumuz halleri. Her adımı attığında son bulacak nefesine yaklaşıyorsun; dursan bu sefer o sana yaklaşıyor. Kimsenin çivisi yetmedi kazığı çakmaya. Çok uğraşan oldu da nefesimiz bile emanetken nedir bu toprağı sahiplenmeler? Attığımız adım sayılı ve şu midenin doyacağı ekmek, su bile belli. Nedir bu açgözlülük, bu “Ben” deyişimiz? “Cahil bütünü yarımdan çok sanır” diye bir sözü vardır Heriodes’in. Yıllar önce söylense de bu söz yetti mi bencillik yaramızı kapatmaya? Selam vermeyi bile unuttuk be! Kimse kimseyi tanımıyor ve sevmiyor da. Mesela bir an oluyor ki alıp başımı gidesim geliyor; çok uzaklara falan da değil. Sadece … sadece çöp tenekemin kiracısı olan bir sokak köpeğinin gözlerine sarılmak istiyorum. Çünkü o yargılamıyor ve rızkını da paylaşıyor. Rızık deyince akla bir parça ekmek gelse de öyle bir şey değil bu; paylaştığı şey sevgi hem de yargısız ve dürüstçe yapıyor bunu. Belki de bu yüzden hayvanları daha çok seviyor ve onlara Dost diyorum. Bu dünyadaki en tehlikeli yaratığın insan olduğu mıh gibi çakılıyor aklıma ve yine bir tebessüm kayboluyor tıpkı rüzgâra hasret bir uçurtma gibi… Özgürlük desen yanı başından geçen bir yıldız gibi kaymış gitmiş. Çünkü bakacak zamanın bile yok o yıldızlara. Her şey o kadar hızlı ve hemen gerçeklemeli ki sabır denen akrebi yere çalıyor insan. Yelkovanı da ne sen sor ne ben söyleyeyim. Anlayacağın sevgili Dost, bir kere de olsa yıldızlara bakmaya çalış olur mu? Ve unutmadan, bir hayal kurup uyu bu gece. Çünkü onlardan başka ne kaldı ki elimizde! Biraz sitemkâr yazdım bugün. Neyse, unutma çöpünün yanından geçen Dostları ve esirgeme bir kap suyu. Allah’a emanet ol, Dost.

The post Dost first appeared on İnce Tezat.]]>
https://www.incetezat.com/deneme/dost/feed/ 0
Tenha https://www.incetezat.com/siir/tenha/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=tenha https://www.incetezat.com/siir/tenha/#respond Tue, 04 May 2021 09:01:13 +0000 https://www.incetezat.com/?p=6012 İtebilir mi insan kendiniUçurumlardan Düşerken yakalayabilir mi kendiniAvuçlarından Alevler kemirirken etini kemiğiniSöndürebilir mi insan derisini Hem katledip elleriyle kendiniHem de yeniden doğurabilir mi bedenini Yaşarken insan paramparçaOysa ölürken tenha ve tek başına

The post Tenha first appeared on İnce Tezat.]]>

İtebilir mi insan kendini
Uçurumlardan

Düşerken yakalayabilir mi kendini
Avuçlarından

Alevler kemirirken etini kemiğini
Söndürebilir mi insan derisini

Hem katledip elleriyle kendini
Hem de yeniden doğurabilir mi bedenini

Yaşarken insan paramparça
Oysa ölürken tenha ve tek başına

The post Tenha first appeared on İnce Tezat.]]>
https://www.incetezat.com/siir/tenha/feed/ 0
Güneşin Türküsü https://www.incetezat.com/siir/gunesin-turkusu/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=gunesin-turkusu https://www.incetezat.com/siir/gunesin-turkusu/#comments Sun, 25 Apr 2021 09:00:00 +0000 https://www.incetezat.com/?p=5983 Günlerden bir gün, Güneş adeta kalbime doğuyordu. Uzun zamandır parçalı bulutlu olan Zihnime inat gibiydi bu durum. Gönlümü adeta ışıkları ile ısıtıyor, Kanımın hızla akmasına olanak sağlıyordu. Kalbime göç eden kuşlar, Beraberinde gün ışığını da alıp getirmişti… Yeni bir göç hazırlığı başlamıştı. Fikirlerim ordan oraya savruluyor, Bir esinti ile kafamın duvarlarına çarpıp duruyordu. Aniden hayat...

The post Güneşin Türküsü first appeared on İnce Tezat.]]>

Günlerden bir gün,

Güneş adeta kalbime doğuyordu.

Uzun zamandır parçalı bulutlu olan

Zihnime inat gibiydi bu durum.

Gönlümü adeta ışıkları ile ısıtıyor,

Kanımın hızla akmasına olanak sağlıyordu.

Kalbime göç eden kuşlar,

Beraberinde gün ışığını da alıp getirmişti…

Yeni bir göç hazırlığı başlamıştı.

Fikirlerim ordan oraya savruluyor,

Bir esinti ile kafamın duvarlarına çarpıp duruyordu.

Aniden hayat bulan kalbime şaşırıyor gibiydi.

Oysa bunca şeyin sebebi,

Okyanusu dahi aratmayan bir çift gözdü.

Derinliği ile gönlümü sıkıştırıyor,

Her bir damlası ile 

Tekrar tekrar hayat veriyordu.

Yaşam ile ölümü adeta gözlerine hapsetmişti.

Gözleri ile buluşmakta zorlanan, gözlerime inat;

Kalbim şimdiden teslim olmuştu…

Fikirlerim savrulmayı kesmiş,

Dingin bir denize dönmüştü.

Tekrar atmak için yalvarıyordu kalbim.

Gözlerinin bahşedeceği bir nebze sevgiye.

Dudakları aralanıyordu yavaşça,

Ve ruhumu teslim ediyordum oracıkta…

Peki neydi bu her hücremi ele geçiren?

Yüzme dahi bilmeden,

Bir sevda uğruna

Beni okyanuslara düşüren.

Aç kalbini sevgilim,

Bahşet bana gözlerindeki sonsuzluğu…

Aç ruhunu sevgilim,

Bugün dans etsin bedenlerimiz;

Aç dudaklarını sevgilim,

Bir çift sözün ile hayat bulayım.

Aç fikirlerini sevgilim,

Bugün biz olalım.

Ve günlerden bir gün 

Kalbimin batısında bir şeyler oluyordu.

Güneş usulca batarken

Yerini tekrar bulutlar alıyordu…

Dilan ERDOĞAN

The post Güneşin Türküsü first appeared on İnce Tezat.]]>
https://www.incetezat.com/siir/gunesin-turkusu/feed/ 2
Masumiyet https://www.incetezat.com/deneme/masumiyet/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=masumiyet https://www.incetezat.com/deneme/masumiyet/#respond Fri, 23 Apr 2021 09:00:00 +0000 https://www.incetezat.com/?p=5980 Masum olduğumuz zamanlara öyle çok hasret kaldık ki… Komşunun bir diğer komşusuna çocuğunu rahatça emanet edip pazara gidebildiği, yapılacak bir iş olduğunda bütün ellerin birlikte canla başla çalıştığı, sıcak bir tas çorbaya muhtaç olanın kapısına bırakılan çorbanın kokusu, karda kışta oynadıktan sonra eve geldiğimizde yanan sobanın sıcaklığı, yenilen mandalina kabuklarının sobanın üstünde kavrulması ,sobanın üstünde...

The post Masumiyet first appeared on İnce Tezat.]]>

Masum olduğumuz zamanlara öyle çok hasret kaldık ki… Komşunun bir diğer komşusuna çocuğunu rahatça emanet edip pazara gidebildiği, yapılacak bir iş olduğunda bütün ellerin birlikte canla başla çalıştığı, sıcak bir tas çorbaya muhtaç olanın kapısına bırakılan çorbanın kokusu, karda kışta oynadıktan sonra eve geldiğimizde yanan sobanın sıcaklığı, yenilen mandalina kabuklarının sobanın üstünde kavrulması ,sobanın üstünde demlenen o çayın tarif edilemez tadı, çizilmiş kestanelerin çıtır çıtır patlayışı çıkan ateşin ahenkle tavanda dans edişi ve atılan bir torba kömürle daha yanaklarımızın kıpkırmızı oluşu…

Eskiyen eskiden güzel günlerdi. Oysa şimdi dört duvar arasında birbirimize çok gördüğümüz o tebessümü başkalarını kandırmak üzere çekilmiş fotoğraflara poz olarak veriyor gözlerimizin ışığı sönmüşken bile hayatımızda hiçbir yeri olmayan insanları ikna etmek üzerine kurulmuş bu düzene ayak uydurmaya çalışıyoruz.

Keşke değişen yalnızca günler aylar yıllar değişen yalnızca çağ olsaydı… Biz o sobanın etrafında ısınan yüreklerle aynı kalsaydık…

Elmas KORKUTACAK

The post Masumiyet first appeared on İnce Tezat.]]>
https://www.incetezat.com/deneme/masumiyet/feed/ 0
Ana https://www.incetezat.com/siir/ana/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=ana https://www.incetezat.com/siir/ana/#comments Thu, 22 Apr 2021 09:00:00 +0000 https://www.incetezat.com/?p=5975 Bir kadın elbisesini doğada giyer Bulutlar örter yüzünü Masmavidir gömleği Göğsünü sular örter Elleri iki dağ arasında Vadiyi bekler En derinlerdedir ayakları Yedi uyurlar Dibinde bekler Sonay SALMAN

The post Ana first appeared on İnce Tezat.]]>

Bir kadın elbisesini doğada giyer

Bulutlar örter yüzünü

Masmavidir gömleği

Göğsünü sular örter

Elleri iki dağ arasında

Vadiyi bekler

En derinlerdedir ayakları

Yedi uyurlar

Dibinde bekler

Sonay SALMAN

The post Ana first appeared on İnce Tezat.]]>
https://www.incetezat.com/siir/ana/feed/ 1
İplerim Kimin Elinde? https://www.incetezat.com/oyku/iplerim-kimin-elinde/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=iplerim-kimin-elinde https://www.incetezat.com/oyku/iplerim-kimin-elinde/#comments Wed, 21 Apr 2021 09:00:00 +0000 https://www.incetezat.com/?p=5972 Hayalleri kâğıttan bir gemi gibi rüzgâr hangi yönden eserse o tarafa doğru yüzüyordu…       Annem, bu gece de uyumamış belli ki… Dikiş işine merak sardı bu ara. Odanın içi rengârenk düğmeler, birbirinden farklı çiçeklerle bezenmiş kumaşlar ve ip yumakları ile dolu. Onlarla her biri ayrı güzellikte etekler, elbiseler dikiyor bana. En son diktiği turunculu yeşilli çiçekli...

The post İplerim Kimin Elinde? first appeared on İnce Tezat.]]>

Hayalleri kâğıttan bir gemi gibi rüzgâr hangi yönden eserse o tarafa doğru yüzüyordu…      

Annem, bu gece de uyumamış belli ki… Dikiş işine merak sardı bu ara. Odanın içi rengârenk düğmeler, birbirinden farklı çiçeklerle bezenmiş kumaşlar ve ip yumakları ile dolu. Onlarla her biri ayrı güzellikte etekler, elbiseler dikiyor bana. En son diktiği turunculu yeşilli çiçekli fistan, yalan değil benim de hoşuma gitti. Tek tek hepsini üzerime giydirip kendince en çok yakışanı seçiyor. Tabii ben, “Çiçekli fistanı beğendim o kalsın,” diyemiyorum. Benimle istediği saatte oyunlar oynuyor, onunla en çok da dans etme oyununu seviyorum. İki elimden tutup beni hızlıca döndürmesine bayılıyorum mesela. Sonra kucağına alıp sallamasını…

            Babam, yine çok yorulmuş, bir de acıkmış… Hiç doyduğunu görmedim ki zaten. Bazen babamın kocaman göbeğinin içinde birkaç tane filin yaşadığını düşünüyorum.  Eve gelir gelmez yüzüme bile bakmadan anneme: “Yemek yok mu kadın? Yoksa yine mi bütün gün dikiş nakış işleriyle uğraştın? İyice terzi kesildin başımıza,” diyor. Oysaki annem; bütün gün temizlikti, çamaşırdı, ütüydü, yemekti derken keyif aldığı işine ancak herkes uyuyunca vakit bulabiliyor. Babam yıllarca annemi kurulu saat gibi kurmuş, çalmaya başlayınca da susturmuş, oy vereceği kişiye kadar kurulan annem ise babamın bir dediğini iki etmemiş… Küçükken annesi ile babası, biraz büyüyünce de kocası işte… Bu saatlerden öyle çok var ki aslında… Çoğu da bozuluyor bir süre sonra. Bu söyleyeceğimle babamı gücendirmek istemem ama evinizde bir fil besliyorsanız ağırlığından da korkmayacaksınız. Neyse… Babamın hakkını ödeyemem. Belediyede çalışıyor, her gün milletin çöpleriyle uğraşıyor kolay değil… Nedense babam bana hiç kötü kokmadı ama annem için öyle değildi ki babam ne zaman işten gelse aynı tartışma yaşanırdı. Babam: “Açım,” der;  annem babama yıkanmasını söyler, ocakta anneciğimin mis gibi tarhana çorbası kaynar, böyle gül gibi(!) geçinip giderdik. Bir de kedimiz vardı, adı: Yumak…

            Yumak, annemin yumaklarıyla oynamaya bayılır hatta bize gelişi de öyle olmuş. Annem bir gün odada elbiselerle uğraşırken açık pencereden annemin elindeki yumağa doğru atlayarak içeri girmiş. Minicik, öyle tatlıymış ki annem kıyamamış sokağa bırakmaya. Bakmış annesi de yok, süt vermiş, beslemiş adını da bu yüzden Yumak koymuş işte. O gün bu gündür bizimle birlikte işte. Simsiyah tüylerin arasında parlayan bir çift mavi gözle ilk karşılaşmamı hiç unutmam. Bir anda üzerime atlamış, annemin o kadar emek verdiği ve benim de çok sevdiğim çiçekli elbisemi dişleriyle tırnaklarıyla yırtmıştı. Bu yüzden ondan hep korktum. Beni ne zaman görse yem bulmuş gibi üzerime atlıyor. Kardeşimin aksine onu bir türlü sevemedim. Hem gelip annemle babamın sevgisine ortak oldu hem de kardeşimi aldı benden. O geldiğinden beri kardeşim benimle oynamaz oldu. Köpek gibi akıllı… Annem “Gel,” diyor geliyor; “Git,” diyor gidiyor. Babamın annemi kurduğu gibi… Bir de kardeşim var, adı Ayça. Onu unutmadım aslında bilerek sona bıraktım. Anlatacaklarım birazcık uzun çünkü…

            Ayça, adı gibi ay yüzlü, melek kardeşim… Hiç unutmam. İlkokul birinci sınıfa yeni başlamıştı, ne çok ağlamıştı giderken neyse ki zamanla çevresindekilere bakarak o da öğrenmişti susup oturmayı. Ağlamayan, sesini çıkarmayan çocuk en usluydu, baktı kimse ağzını açmıyor, o da sustu. Öğretmeni için böylesi makbulmüş. Annem ve babam için de. Özellikle babam okumadığı için çok pişman. Anlatır durur bunu. Ayça doğmadan önce hep bir oğlu olsun istemiş aslında. Olmayınca ne yapsın Ayça’yı da oğlan gibi kabul etmiş. Annem ise, bir gün aile dostumuza anlatırken duydum, okul çağında babamla evlendirildiği için okuyamamış. Onları da anlıyorum aslında. Kendi yapamadıklarını kızları yapsın istiyorlar. Bu yüzden o okula gidilecek ve öğretmenin sözünden çıkılmayacak, ödevler zamanında yapılacak, akşam dokuzda yatılıp sabah yedide kalkılacak, sınıf kurallarına uyulacak, böylelikle beyne birçok bilgi yüklemesi yapılabilecekmiş. Ayça kısa zamanda düzene alışsa da ben, o okul dedikleri şeyi bir türlü sevemedim. Sanırım nizam ve kontrol sevmiyordum… Annemle babamın tartışma sebebi Ayça büyüdükçe değişerek her gün bir şekilde onun eğitimine geliyordu. Liseye giriş sınavı yaklaşmıştı. Babam “Fen lisesine gidecek, mühendis olacak benim kızım,” diyor; annem, “Anadolu Öğretmen lisesine gidecek, öğretmen olacak…” Ayça, bu durumdan çok bunalmış, bir tek bana anlatıyordu isteklerini. Müziği çok seviyordu ve inanılmaz bir yeteneği vardı aslında. Arkadaşları arasında gitar çalanlar vardı. Arada onlardan gitarı ödünç alır, duyduğu melodiyi kendi kendine çalmaya çalışırdı. Annemle babam ise bunu göremeyecek kadar kaptırmışlardı kendilerini. Beklenen gün geldiğinde Ayça, Güzel Sanatlar lisesi hayalini bir köşede bırakıp şehir dışında çok iyi bir fen lisesini kazandı. Tabii ki annemin dediği olmadı çünkü bu ailenin ipleri babamın elindeydi. İpler mutlaka birinin elinde olmalıydı yoksa maazallah dağılır giderdik babama göre. Yatılı göndermek ipleri biraz gevşetse de uzaktan her saat rapor alarak kontrol ediyordu babam Ayça’yı. Dersleri çok iyi olmasına rağmen hiç sevmiyordu okulunu Ayça. Öyle böyle bitirdi. Sınavlara hazırlanmaya başladığında ne istediğini kendi de bilmiyordu. Hayalleri, kâğıttan bir gemi gibi rüzgâr hangi yönden eserse o tarafa doğru yüzüyordu. Dümeni hiçbir zaman eline vermemişlerdi ki… Babasının dediği yine olmuştu Ayça, bilgisayar mühendisliğini kazanmıştı. Babası, “Aman kızım, siyasete bulaşma. Özellikle şunlardan uzak dur,” diye söyleye söyleye bitirememişti. Babasının gururu Ayça için geç de olsa hayatının dizginlerini ele alma vakti gelmişti. Başkası tarafından yönetilmeye, bu babası dahi olsa, tahammül edemiyordu artık. Haksızlığa gelemiyor, ezilenin yanında durarak babasına: “Tamam baba, sen merak etme,” dese de okulda kadınlara şiddete karşı düzenlenen ve bunun gibi birtakım eylemlere katılıyordu. Bugüne kadar bastırdığı ne kadar duygu varsa açığa çıkmıştı sanki. O kadar çok arkadaşı vardı ki kendisi gibi hayallerinden olan, hatta çok daha kötüler… Gördüğü adaletsizliklere karşı, kafasını dil balığı gibi kuma gizleyen binlerce insan yaşıyordu bu topraklarda. Sanki görünmeyen suç, suç değildi ya da şu meşhur, “Bana dokunmayan yılan…” meselesi. O yılan bir gün herkesi sokmadan kendince başını ezmeliydi. Bu kadar detayı nasıl biliyorum diye sorarsanız ben doğduğundan bugüne yanındayım. Her yeri gezdim onunla. Hep bana döktü içini. Yaşamayan bilemez tabii onu en iyi anlayan bendim ama ben de cevap veremiyordum.

            Ben, evin tahta bacaklı kuklasıAyça doğduğunda babam beni özene bezene yaratmış, iplerimi geçirmiş, annem kıyafetlerimi dikmiş, vermişler Ayça’nın kucağına. O gün bugündür birlikteyiz işte. Kardeş gibi hatta daha ötesi… Babam sanırım ipleri şaşırdı. Ayça’nınkiler babamda…

            Peki ya benim iplerim kimin elinde?                             

The post İplerim Kimin Elinde? first appeared on İnce Tezat.]]>
https://www.incetezat.com/oyku/iplerim-kimin-elinde/feed/ 2
Gök Delindi https://www.incetezat.com/siir/gok-delindi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=gok-delindi https://www.incetezat.com/siir/gok-delindi/#comments Tue, 20 Apr 2021 09:00:00 +0000 https://www.incetezat.com/?p=5968 Gecekondunun donuk ışığında Gökdelenler yükseliyor, Ansızın çakan şimşeklerle Umutlar sönüyordu. Fukaralığın paha biçilemez Ödün olduğu bilinciyle Sabahı sabah ediyordu. Buharlaşan son nefesin Soğuk eşiğinde, Köselesi dikiş tutmamış Hayatların Yağlı derilerini, buruşuk elleriyle Okşarken, içi tir tir titriyor; Çile dolu o toprakta Ruhu utanıyordu. Pırıl pırıl parlayan umutları Yırtık döşeğinin üstünde Delik gök kubbeyi kaplıyordu. Uzaklarda,...

The post Gök Delindi first appeared on İnce Tezat.]]>

Gecekondunun donuk ışığında

Gökdelenler yükseliyor,

Ansızın çakan şimşeklerle

Umutlar sönüyordu.

Fukaralığın paha biçilemez

Ödün olduğu bilinciyle

Sabahı sabah ediyordu.

Buharlaşan son nefesin

Soğuk eşiğinde,

Köselesi dikiş tutmamış

Hayatların

Yağlı derilerini, buruşuk elleriyle

Okşarken, içi tir tir titriyor;

Çile dolu o toprakta

Ruhu utanıyordu.

Pırıl pırıl parlayan umutları

Yırtık döşeğinin üstünde

Delik gök kubbeyi kaplıyordu.

Uzaklarda,

Sıcaklığını hiç hissetmediği

Bir güneş doğmuştu.

Sonbaharının hafif solgun

Bu gününde

İçindekileri harladıkça,

Dünyası donuyordu.

Nalan BİLEN

The post Gök Delindi first appeared on İnce Tezat.]]>
https://www.incetezat.com/siir/gok-delindi/feed/ 3
Sokak Lambası https://www.incetezat.com/oyku/sokak-lambasi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=sokak-lambasi https://www.incetezat.com/oyku/sokak-lambasi/#respond Mon, 19 Apr 2021 09:00:00 +0000 https://www.incetezat.com/?p=5965 Ben Güvercin Çocuk Parkı’ndaki 4 nolu sokak lambasıyım. Tam 5 senedir buradayım. Parkımız küçücüktür, çok şirindir. Çocuklar gündüzleri oyun oynadığında ben uykuda olurum.Akşamları ise müdavimlerim gelir. Komşuları iyi tanırım. Hemen yanı başımda bir bank var. Bazen banka oturup dertleşirler, dinlerim. Hava güzelse akşam yemeği üstü yürüyüşe çıkar hanımlar. Hem ne kadar çok yemek yediklerinden yakınırlar...

The post Sokak Lambası first appeared on İnce Tezat.]]>

Ben Güvercin Çocuk Parkı’ndaki 4 nolu sokak lambasıyım. Tam 5 senedir buradayım. Parkımız küçücüktür, çok şirindir. Çocuklar gündüzleri oyun oynadığında ben uykuda olurum.
Akşamları ise müdavimlerim gelir. Komşuları iyi tanırım. Hemen yanı başımda bir bank var. Bazen banka oturup dertleşirler, dinlerim. Hava güzelse akşam yemeği üstü yürüyüşe çıkar hanımlar. Hem ne kadar çok yemek yediklerinden yakınırlar hem de kan ter içinde yürümeye devam ederler. Bazen eşlerini de ikna eder, yanlarına alırlar. Gururla onların yollarını aydınlatırım, tabi kulak misafiri de olurum hayat hikayelerine.

Şu karşıdan gelen Meral hanım. Dert ortağı, alt komşusu Nazan hanımla çayını çekirdeğini alır boşsa banka yerleşir, başlar anlatmaya, kavga gürültü seslerinin Nazan hanımlarca duyulmasından hep mahcup. Kızının evlenmemesinden yakınır durur, yaşımız geçiyor, ne yapar bizsiz bu kız der. Sabah akşam aynı mevzu kavgaları evlerinden eksik olmaz. Hiç sormuş mudur ki; kızı bu hayattan ne bekliyor, gerçekten neyle mutlu olur. Kızına bir kulak verse, tüm kavgaların sonu gelecek…

Ferhan hanım da geliyor, her gün aynı saatte sokak hayvanlarını besler. Kedicikler, köpekçikler Ferhan hanımın yolunu gözler. Ferhan hanım uzaktan görüldü mü, hepsi uykulu gözlerle köşelerinden çıkar, kadının etrafına toplanırlar, bellemişler hepsi yerini sıraya girerler. Kuyruk sallamalar, havlamalar gırla. Ferhan hanım mutlu onlar mutlu, hepsi karnını doyurduktan sonra ortalığı temizler döner evine, Kedicikler, köpekçikler de etrafa yayılıp yalanmaya başlarlar. Ne iyi insandır, kimseyi kırmaz, sessiz sedasız canları besler, kendi evlatlarıymış gibi. Dırdırcılar da yok değil tabi, yok onun yüzünden bu kediler gelirmiş, yok etrafı pisletirlermiş, yok tepemize çıkmışlar, zapt etmişler parkı. Kimin parkı ki burası, siz insanlar her şeyin sahibi hissetmeye ne zaman başladınız?

Fırat bey, çocuk doktorudur. Sağlam kafa, sağlam vücuttadır der. Her gün oğluyla kırk dakika yürüyüşünü yapar, herkese selam verir neşe saçar. Ne tatlı ufaklık o da aynı Fırat bey gibi güleç, enerjik. Gıybetgiller susmaz, çocuğun evlatlık olduğunu söyler, adamın nemrutluğu yüzünden; kadının dırdıra dayanamayıp kaçtığını söylerler. Sizin daha önemli işleriniz yok mu?

Herkes evine çekilince, köpeciklerle nöbete devam ederim, Gün ışıyana kadar çevreme ışık saçarım, düşünürüm, insanlar bu hayattan ne bekler. Geçen gün bir fırtına, bir şimşek… Bilincimi kaybetmişim. Belediye dün ampulümü değiştirmiş.
İnsanların ampulünü değiştiren birileri de var mıdır acaba?

The post Sokak Lambası first appeared on İnce Tezat.]]>
https://www.incetezat.com/oyku/sokak-lambasi/feed/ 0