Beklenmedik Gidişlere Veda


Bir sonbahar günüydü,

Kulaklarımı tik tak sesleri dolduruyordu.

Rüzgâr usulca esiyor,

Senin kokunu alıp bana getiriyordu.

Başımı göğe çeviriyordum

Tam o sırada,

Ağaçtaki bir yaprağa gözüm ilişiyordu

Senden haber getirmek uğruna,

Usulca bırakıyordu kendi çimlerin üzerine

Kulağıma seni fısıldayacakken,

Düşüncelerimi dağıtmayı başaran

O muazzam ses duyuluyordu

Tik,tak,tık,tak…

Yaşama meydan okumaktan yorulurken

Akrebin zamana meydan okumasını dinliyordum

Bir fotoğraf karesinde sıkışıp kalmış.

Sonsuza kadar mutlu olmaya mahkûm edilmiştim.

Yüzümde ki gülümsemeyi silememekten şikayet ediyordum.

Yıllarca bir karede gülümseyip durmak, 

Ne zor işmiş  tam da o zaman anlıyordum.

Ve ince ince yağmur tiselemeye başlıyordu

Kollarımı iki yana açıp yağmura selam duruyordum.

Açtım kollarımı işte,

Gözlerime değil de bu sefer kucağıma düşün diye,

Yağmur yağmaya başladıkça,

Toprak kokusu alıyordu her yeri

Belki mezarına diktiğim,

Bir kaç menekşenin kokusu da geliyordu

Ve yine o muazzam ses

Tik,tak,tik,tak

Acı gerçeği bağırıyordu bu kez,

Tam o anda hatırlıyordum;

Doğruya menekşeler kokmaz!

O halde bu koku senden olmalı.

Yalnızlığın kokusu olmalı,

Belki de hasretin kokusu…

Göğe çeviriyordum kafamı,

Her bir damlaya fısıldıyordum.

Benden selam götürün ona.

Benim yerime okşayın yüzünü,

Usulca sokulun koynuna,

Gözlerine en az benim kadar hayran bakın.

….

Ve o bileğimde atıp duran saati,

Toprağın üzerine usulca bırakıyordum.

Adımlarım hızlandıkça,

Sesi yavaş yavaş kesiliyordu.

Saat susuyordu da,

Yaşadığımı hissettirmekten vazgeçmeyen nabzım susmak bilmiyordu adeta…

Dilan ERDOĞAN


Like it? Share with your friends!

İncetezat Edebiyat
Kişisel yazılarınızı bize göndererek sitemizde yer almasını ve daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. https://www.incetezat.com/misafir-yazarlik/

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir