Bu dizeleri yazıyorsam demek ki gece yine harap etmek üzere kendini. Çünkü nedense geceleri yazarım hep ben. Yatağıma bile dar gelirken gönül kalemi; upuzun geceye sığdırırım hecelerimi. Tıpkı içmediğim… içemediğim sigaranın son dalı gibi. Çayı koymadım bu sefer. Yani anlayacağın, demlenen benim bu sefer. Biliyor musun, iyi ki varsın Kıvırcığım, Güzelim. Çekilmemiş fotoğrafımsın sen benim. Biraz garip oldu değil mi bu iltifat? Şaşırma, şaşırma çünkü… çünkü yok, olmadı hiç benim fotoğraf makinem. Hem fotoğraf makinesinin sahibi değil midir ki her şeyi yaratan? Şimdi söyle, senin bir anlık gülümsemeni çekmek nasıl da günahkâr bir kulun davranışı olurdu? Bilmiyorum… Bilmiyorum Güzelim. Vallahi de billahi de bilmiyorum. Tek bildiğim heybemde kurumaya yüz tutmuş birkaç damla şiir bir de bana taktıkları ad. Adım ne dersen kimileri Şair Bozması der, kimileri de Sokak Köpeği. Kaç diyar gezdim hayal aleminde de hep bir sokak buldum çıkacak. Ama Elhamdülillah, bir tek sende… bir tek sende bulamadım bir yol, alıp başımı çıkacak. İlk kez dikenler ayağıma değil de gönlüme battı batacak. Zaten gül dediğin gönülde biten değil midir?
Batuhan ULAŞ
0 Yorum