Zaman


Duruldu zaman
Hiç ilerlemeyecekmiş gibi
Artık kaldırım kenarında dokunabileceğim çam kozalakları yok
İçime çektiğim hava ciğerlerimde bir sarkaç
Tik tak
Duruldu zaman
Ekmek kırıntılarının süpürüldüğü sokaklardasındır şimdi
Fesleğen kokan parmaklarında kim bilir hangi mevsimi kucakladın
Gittiğinden beri dokunmadım hiçbir şeye
Koparmadım ağaçlardan cennet elmalarını
Ya da yazamadım yarım bir gecenin yıldız tanelerini
Ama hava nasıl da güzel
Nasıl da serin esip dudaklarıma kuru bir ekin bırakıyor
Nasıl da yağıyor yağmur bir köpeğin çatık kaşlarına
Ve nasıl da kıskanıyor keklikler kargaları
Duruldu zaman
Boş boş izliyorum evlerden sarkan ışıkları
Perde arkasında bulunan insanları
Ellerimi tut yaralı serçe
Tut ki düşmeyeyim
Yoksa bir kuyu boşluğunda sineceğim en dip köşeye
Çocuklar elbiselerimden gökyüzüne uçurtmalar yapacak
Ve annemin tülbentine sararak gömecekler beni
Ama nasıl soğuk şu toprak boşluğu
Nasıl insanın orasını burasını kemiriyor
Ve zaman nasıl da değiyor parmak uçlarına
Uykusuz kervanların uyku dolu bir handa uyuklaması gibi
Duruldu zaman
Sen gittiğinden beri
Ayırt edemiyorum gecenin gündüzlüğünü
Parantez içlerindeki ölümleri
Ekmek kokusunu
Kalabalık sohbetleri
Yürümeyi
Sahi bir daha ne zaman yürüyeceğim?
Kum taneleri çizip yakabilecek mi parmaklarımı?
Her şey daha bir soğuk,
Daha bir kırılgan.


Like it? Share with your friends!

Ferhat Birlik
Uzun zamandır yollardayım. Elimde yeni yetme bir çanta. Güler yüzlü. Kendimi bilmediğim günlerden beridir yazıyorum. Bileceğim güne değin de yazacağım gibi. Yazacağız hayatı, ince elediğimiz tezatlıklarıyla.

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir