Özgürlük Hikayesi


Engin sandalyesinde oturmuş kardeşi gibi sevdiği Murat’ın getirdiği çayı tepsiden aldı ve içmeye başladı. Çayına anlam yüklercesine baktı ve “İnsan, çaya benzer Murat.” dedi.

Murat ağabeyi gibi sevdiği adamı dinlemeye devam etti ne diyeceğini merakla bekledi. Engin kaşlarını çattı ve demli çayına hayran hayran baktı “Bir insanın demi de suyu da olacak. Ne tek başına dem, ne tek başına su. Eğer tek başına olursa olmaz. Demin üstüne koyduğun su kaynar olmalı ki; çay tadını versin.” gözlerini çayından ayırdı Murat’ın gözlerine baktı. Boş gözlerle kendisine baktığını görünce daha da açıklayıcı konuşmaya karar verdi “Dem sinire benzer fazla koyarsan uykuların kaçar, nasıl sinirlendiğinde uyuyamazsın öyle olur. Su sabra benzer, fazlası tadını kaçırır, azı tadını bozar. Kararında kılacaksın. Anlayacağın en önemlisi sabırlı olacaksın bir çayda su ne kadar önemliyse insanda da sabır önemlidir.” dediğinde Murat anlamışcasına başını aşağı yukarı salladı.

“Peki ya sabredecek gücü kalmamışsa?”

“Ne için?”

“Özgürlük için…”

“Bir insanın özgürlüğü ruhunda ve beynindedir. Sen ölürsün bedenin özgürce hareket edemez ama ruhun gider. Beynin hayallere dalar, özgürlüğünü hayallerinde yaşamaya çalışırsın. Yetersiz gelir belki ama bir gün özgürlüğe kavuşacağını hayal eder onun umuduyla yeşertirsin umutlarını. Senin elinde özgürlüğün.” işaret parmağını Murat’ın kafasına koydu “Burası ile düşünürsün” elini çekip bu seferde Murat’ın kalbinin üzerine koydu “Burası rahat ederse yaparsın”

Murat buruk tebessüm ile “Yani sen karar verirsin diyorsun.” dedi.

“Aynen öyle.” dedi Engin ve çayının son yudumunu da içip masaya bıraktı. Sandalyesinden kalkıp yatağına uzandı ve eline Jonathan Franzen’in özgürlük isimli romanını aldı, hayalini kurduğu özgürlüğü satırlarda okuyarak yaşamaya çalıştı. Bazen yapamadığın şeyleri hayal edersin Engin de sert görünüşünün ardında kimseye söyleyemediği hayallerini gizliyordu. En büyük hayali dışarıda olmak ve doya doya hayatını yaşamaktı ama daha uzun yıllar burada kalacağı aklına geldikçe ruhuna hapsolmuş özgürlük can çekişiyordu. Engin bir an “Kendimi avutmaya çalıştıkça bile istemeden kendi canımı yakıyorum.” diye düşündü ve hayallerini sonlandırıp kitabını okumaya devam etti.

Özgürlük onun için ruhuna hapsolmuş bir ölüydü. Özgürlüğü en son çocukken ve oyunlar oynarken hissetmişti şimdi ise dört duvar arasında hayatını kurallara uyarak ve kısıtlı yaşıyordu. Engin özgürlüğüne ve güce düşkün biriydi ve bu içinde olduğu durum onu hayli kötü hissettiriyordu. Hapishane hayatı burada zaman nasıl geçebilirdi ki tek özgürlüğü olduğu koğuşta istediği yere ayak basabilmesiydi. Ne Üsküdar’a, ne Eminönü’ne, ne de Kadıköy’e gidebiliyordu hapishanenin soğuk duvarları arasında can çekişen ruhuna teslim olmamaya çalışıyordu.

Büşra DEMİR


Like it? Share with your friends!

İncetezat Edebiyat
Kişisel yazılarınızı bize göndererek sitemizde yer almasını ve daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. https://www.incetezat.com/misafir-yazarlik/

3 Yorum

Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir