Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat


Bir ömre bedel anlar vardır insanın hayatında, bazen bir saat bazen bir gün… Günler, aylar yada yıllar…Üstünden geçen zamanın hiçbir anlamı yoktur. Çakılıp kalır insan o vakte, ne bir an geri gidebilir ne de bir an ileri. Stefan Zweig, “Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat” adlı bu kitabında işte böyle bir vakitten bahsediyor; 24 saat yaşanan 24 yıl unutulamayan, dünyadan bir gün kadın ruhundan bir ömür götüren bir vakitten… Hüzün, mutluluk, korku, heyecan, nefret, aşk ve acının birlikte yaşandığı bir günden…

Bu öyküde bir kadının duyguları ve tutkuları uğruna neler yapabileceği, insanları yargılamak yerine empati kurmanın ve onları anlamaya çalışmanın inceliği çarpıcı bir anlatımla karşımıza çıkıyor.

Psikolojik çözümlemeler ve betimlemeleri seven, insanların iç dünyasını anlamlandırmaya ve anlamaya çalışan biriyseniz bu öyküyü bir solukta bitirebilirsiniz.

“Her zaman kibirle ruh, mantık, duygu dediğimiz, acı dediğimiz şeylerin aslında ne kadar zayıf, zavallı, sıkıntı veren şeyler olduğunu yine korku içinde duyumsuyorum. Çünkü bütün bunların hepsi, aşırı olsa bile acı çeken, eziyet çeken bedeni bütünüyle yok edemiyor; böyle zamanlarda ölmemek veya yıldırım düşen bir ağaç gibi yere yığılmamak için, insan güm güm çarpan kalbiyle o anlara tahammül gösteriyor. Yalnızca kısa bir süre, bir an için bu acı dizlerimin bağını öyle bir çözdü ki nefessiz, cansız ve sanki ölecekmişim gibi bir duyguyla o banka yığılıp kaldım. Ama dediğim gibi bütün acılar korkaktır, yaşama karşı duyulan aşırı arzu karşısında acı geriler; çünkü yaşama arzusu, düşüncelerimizde var olan ölüm arzusundan çok daha güçlü şekilde bedenimizin her zerresinde mevcuttur.”

Yazar: Stefan Zweig

Çevirmen: Mahmure Kahraman

Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları

İlk Baskı Yılı: 2015

Sayfa Sayısı: 80


Like it? Share with your friends!

Ayşe Yıldız
Bildiklerini öğreten bir muallime, bilmediklerini öğrenen bir tâlibe.

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir