Geçmiş Geçememişse Ya


Anıları düşündüğümde sisli ve berrak bir çok fotoğraf karesi geçiyor gözlerimin önünden. Bir tanesini seçip anlatmak istedim. Sanki arşiv karıştırıyor, içinden en anlatılası olanını seçmeye çalışıyordum. Sayısız anı karelerinin içinden birçoğu gözlerimi sevinçle doldururken gizli kalmış bir kısmı ise gözlerimden ziyade ruhumu buğulandırıyordu. Yakın geçmiş, uzak geçmiş, tüm yaşanmışlıklarım.. Yani beni ben yapan tüm olgular, orada duruyor ve dilediğimde hatırlanmayı, anılmayı bekliyorlardı…

Anılarım, benim sessiz dostlarımdı. Geçmişimi unutmak şimdiki ben’in kendini inkârı olurdu. Geçmiş, acısıyla tatlısıyla, hayal kırıkları ve umutlarıyla benimle büyümüş ve bugünlere getirmişti beni. Ona kızamazdım, sövemezdim ve kimseleri suçlayamazdım. Bu bana bahşedilmiş bir hayattı, yaşadım. Seçme şansım vardı veya yoktu, geldim mi bugüne, evet, yaşadım. Bu satırları yazabilecek kadar yaşadım. Yaratıcının muhatabı olmalıyım ki; bilinç, benlik, akıl, düşünme, sevme, nefret etme, hissetme gibi ulvi olgularla donatıldım ve buraya yollandım. Bana bu kargaşada ne rolü biçti bilmem ama, işte buradayım.

En iyi bildiğimi, kalbime indirdiklerimi, söze dökülmeye değer bulduklarımı paylaştıkça bir insanın kalbine dokunsam, zerre olsa bir parıltı olsam bir yürekte, kâfi.

Dilek ÇOBAN


Like it? Share with your friends!

İncetezat Edebiyat
Kişisel yazılarınızı bize göndererek sitemizde yer almasını ve daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. https://www.incetezat.com/misafir-yazarlik/

2 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir