
Günün hoş vaktindeyiz Leyla;
Dönüş zamanıdır bu aslına,
Güneş selamlıyor bizi kasket gibi buluttan,
Önümüzde çırpınan Yıldırım Bayezid vapuru
Görüyoruz ya manevraya kalkıyor
Ve ince, tiz sesi topluyor martıları etrafına.
Günün hoş vaktindeyiz Leyla;
Sevgililer oturuyor kart meşe bankta;
Ege’nin ölümlü dalgaları vuruyor ayaklarına.
Genç kız bahar gibi gülüyor oğlana,
Kumral çocuk mezarlığını kazıyor bu baharda.
Günün hoş vaktindeyiz Leyla;
Ayağımızda tozlu,toprak yol,
Taşlar ötüyor pabucunda
Genzimizde tuzlu,tatlı deniz.
Gülüşmeler duyuyoruz ardımızdan,
Akıncılar geçti yolun sağından.
Hızlı çocuklar kovalamaca işinde,
İki kız da onların peşinde,
Sinirli hallerde
Zaten güven olmaz erkek milletine.
Ve onları izleyen kambur acemi;
Sarkmış arabanın önünden besbelli,
Arabayı süren babası, annesi,
Hülyalar içinde güzel günler geleceği.
Günün hoş vaktindeyiz Leyla;
Bizi gözleyen efendi evler,
Şimdi geçiyoruz mütareke evinin koynundan,
Yırtıyor sessizliği pencereleri ile beyaz ahşap gövdesi;
Hala inlemekte içeride İsmet Bey’in sesi.
Ötemizde bizi gözleyen bir çift;
Biliyorlar tadını hoş vakit yolunun,
Tebessümleri acı kırışık yüzlerinde.
Günün hoş vaktindeyiz Leyla;
Dönüş sona erdiğinde,
Ege onları biliyor.
İlker ÇAKIRCALI
0 Yorum