Adalet, herkese borçlu olunanı ödemektir.
Pluton, Devlet
Adalet:
Adalet, herkese eşit davranılması mıdır? Yoksa herkese hakkının verilmesi midir? Herkese eşit davranılması halinde, kişiye verilen haklarda eşitlenmiş mi olur? Yoğun yağış olduğunda, alt dairenin sular içinde kalması ve kapısına bir bariyer istemesi mi; yoksa üst kattaki dairenin sular içinde kalmaması mı eşitsizliktir? Alt dairenin hakkı bir bariyer iken; üst kattaki dairenin “Benim yok, alt katta da olmamalı.” demesi eşitliği savunduğundan mı kaynaklanır? Hayat herkesi satranç oyunundaki vezir olarak mı konumlandırır? Herkes istediği yöne, istediği kadar gidebiliyor olsaydı kimse bir bariyere ihtiyaç duymazdı.
Dünyadaki insanları ikiye ayıralım. Bir taraf iyi insanlar, diğer taraf ise kötü insanlar olsun. Platon’un Devlet kitabında geçen bir alıntı: “Ona göre herkese yaraşan neyse, onu ona vermeyi adil olarak saymış…” Bu alıntıya göre iyi insana daima iyilik yaraşır. Kötü insan ise aynı şekilde kötülük ile karşılaşmaya bir nevi mahkumdur. Bu durum ise adillik olarak sayılır. Kötülük ve götürdükleri ile iyilik ve getirdikleri başlı başına bir eşitsizlik değil midir? Başka bir alıntı: “Demek ki o dostalara iyilik, düşmanlara kötülük etmeyi; adalet olarak tanımlıyor.” Peki ya bu dostlar ve düşmanları -iyiler ve kötüleri- kim belirliyor? Örneğin George Orwell’in Hayvan Çiftliği adlı kitabında yer alan domuz karakteri, hayvanlar için iyi iken; okuyucu için diktatör ve kötü bir izlenim vermiştir. Fakat hayvanlar domuzun iyi olduğunu düşünür ve domuzun onlardan fazla süt içmesine göz yumarlar. Çünkü domuz iyidir, ve ona ancak iyilik yaraşır. Muhakkak ki Hayvan Çiftliği’ndeki domuz karakterini; hayat, bir vezir olarak konumlandırmıştır. Peki ya diğer hayvanlar da vezir konumundalar mıdır?
İyilerin ve kötülerin asıl istediği nedir? İyiler meleğe, kötüler ise şeytana ulaşmak mı ister? “Ama zaten düşmana onun layık olduğu bir şey borçluyuzdur, kötülük.” Yine Platon’un Devlet kitabından aldığım bu alıntıda, layık olmak tabiri yer almaktadır. Kötü insanlara layık olan verildiğinde onları dipsiz bir kuyunun içine atmış olmaz mıyız? İyi insanlar gerçekten iyi midir; ve kötü insan sırf iyi insanın karşısında olduğu için kötü sıfatını hak eder mi?
Hayat, herkesi vezir olarak konumlandırmaz. Hayat, bazılarını piyon olarak konumlandırır. Bu piyonların, vezir olabilmesi için en son sıraya kadar gelmeleri gerekmektedir. Bazıları vezir olmayı başarır, bazıları ise bir vezir tarafından yenerek oyunu kaybeder.
Borç:
Piyonun vezir olma isteği ve vezirin tek güç olarak kalma isteği her zaman tetiktedir. İyilerin asıl istediği melek, kötülerin asıl istediği ise şeytan değil; Tanrı’dır. Adalet arzusunun en güçlü olduğu taraf; kötülerin tarafıdır. Kendi adaletini oluşturmak arzulanır. Kötünün savaşmaktan başka seçeneği yokken, iyi çoktan kazanmıştır.
Dünyadaki en ünlü seri katillerden biri olan Charles Manson doğduğunda; annesi 16 yaşında bir hayat kadınıydı. Bir süre sonra annesi cezaevine girdi ve oğlu tek başına kaldı. Bu süre içerisinde hırsızlık yaparak ve sokakta yatarak hayatını geçirdi. Charles, 18 yaşında cezaevine girdiğinde bıçakla tehdit edildi ve cinsel istismara uğradı. 20 yaşında cezaevinden çıkmıştı fakat suç işlemeye devam ettiği için cezaevine girmeye devam etti. En çok bilinen kurbanı, Sharon Tate’dir. Hamile olan kadının, bebeği içinden çıkartılarak canice katledilmiştir. Charles Manson kötü biri midir? Yoksa kötülüğe mi itilmiştir? Sharon Tate, ise ünlü ve kariyerinin zirvesinde bir isimdir. Güzelliğiyle dikkat çeken Tate, karnında ise yeni bir umuda gebedir. Bir gün arkadaşlarını evine çağırarak bir parti vereceğini duyuran Sharon, o gün öldürülür. Peki ya Sharon Tate o gün eğlenmeyi planlarken; Charles neden o gün bir katliam peşindeydi? Charles Manson, kuşkusuz Tanrı olmanın peşindeydi, fakat Sharon Tate neden değildi?
Piyon, son sıraya ulaşmanın ve vezir olmanın peşindeydi, vezir ise şahın yanında olmaktan gayet memnundu. Charles Manson’ın defalarca cezaevine girmesine karşın yine de kendi haline bırakmak ve kötü biri olduğu için ona yaraşanın bu olduğuna karar vermek ne kadar adilcedir? Charles Manson, bir piyondu ve sadece vezir olabileceğini değil; şahı da yenebileceği düşünmüştü. Eğer ona sadece bir piyondan ibaret olduğu sezdirilmeseydi, Sharon şu an hayatta olabilir miydi? Kötülerin baki kalması; onların hayata bir piyon olarak başlamasından mı; yoksa piyon olduğunun sezdirilmesinden mi kaynaklanır?
Platon’un Devlet kitabından bir başka alıntı, “Buna göre adil, dürüst insan da illa birilerine zarar vermek konumundadır.” Alt kattaki dairede oturan adamda bir buton olduğunu düşünelim. Bu butonun aynısı üst kattaki dairede oturan adamda da olsun. Eğer alt kattaki adam butona basarsa; üst kattaki aşağı düşecektir. Üst kattaki adam butona basarsa; alt kattaki adam üst kata çıkacaktır. İyiler, kötülere kötü davranarak onları sonsuz bir kötülük çukurunun içine iter, böylece iyiliğini kanıtlamış olur. Kötüler ise o çukurdan çıkamayacağını bildiği için iyiyi çukura düşürmeye çalışacaktır. Butona basan taraf; alt kattaki dairede oturan adam olur. Çünkü üst kattaki adam, alt katta bir adam olmazsa; üstte olduğunu kanıtlayamaz. Bu nedenle, butona basmayı seçmez. Alt kattaki adama ise başka bir seçenek sunulmadığı için; butona basmayı seçer.
Franz Kafka, Aforizmalar adlı kitabından bir alıntı: “Hayvan, kamçıyı efendisinin elinden öfkeyle kapar ve kendi efendisi olabilmek için kendi kendini döver. Bilmediği, bunun efendisinin kamçısının ucundaki yeni düğümün gördüğü bir rüya olduğudur.” Öyledir ki vezir, kendisinin en güçlü taş olduğunu savunur, fakat ona verilen gücün sebebi şahı koruması içindir.
Sonuç:
İnsanlar, ona yapılan kötülüklerin ceza almadığını gördüklerinde; adaletin boş bir kavram olduğunu düşünürler. Bir ceza olmadığında, korku yerini kötülüğe; umut yerini karanlığa bırakır. “Fakat geçmişte yaptıklarına baktığında içi rahat olan insanların içinde hep tatlı bir umut vardır.” Platon’un Devlet kitabından aldığım alıntı, umudun insan üzerindeki gerekliliğini özetler niteliktedir. İyi ve kötü insanlar aynı konumda olsalardı; ayıracağımız iki taraf mevcut olur muydu?
Umutsuzluk insanı kötüye yöneltir. Tünelin sonunda bir ışık demeti görülmezse, insanın gözü tünelin karanlığına alışır. Karanlığa alışmaya mecbur bırakılan kişi, bunun sebebi olarak kaya parçasını sorumlu tutar. Asıl suçlu ise tünelin yanından geçerken, ışığı engelleyen kaya parçasını kaldırmayan insanlardır. Bu insanlar, üst kattaki dairede oturan insanlardır ve taraf olarak iyi insanlar tarafında yer alırlar. İzin verildiğinde Hayvan Çiftliği kitabındaki diktatör domuz karakterinin yerine geçerler. Hayvanlar tarafından ise iyi olarak algılanırlar. “Ama atlara zarar verdiğimizde onlar daha iyi mi olurlar? Yoksa gitgide daha da mı kötüleşirler?” Bu alıntı Devlet kitabında, “Daha da kötüleşirler.” olarak cevaplanmıştır. Tekrar Charles Manson’ın Sharon Tate cinayetine dönecek olursak, bir alıntıyla daha karşılaşmış oluyoruz; “Zarar verildiklerinde onlar da insana özgü yanlarını kaybetmezler mi?” Kötülük çukuruna düşürülenin Sharon Tate; ünlü ve saygın kişinin ise Charles Manson olduğunu düşünelim. O gün eğlenmek için arkadaşlarını evine çağıran kişi Sharon Tate mi olurdu; yoksa Charles Manson mı? Travmalar içinde geçen bir hayatın gölgesindeyken Sharon Tate, kendi adaletini oluşturmak istemez miydi? Peki ya Charles bir vezirken; adaletin peşinde koşar ve bir Tanrı olmak ister miydi? Bu bakış açısıyla ve aynı sonuca varılması gerektiğini düşündüğümüzde, roller değişiyor. Katil, Sharon Tate olurken; onun kurbanı Charles Manson oluyor. Bu durumda herkes tutuklanan Sharon Tate’e lanet yağdırmayacak mıydı?
Kötü insanlar, kötülüğe itilen insanlardır. Ve bir piyon gibi teker teker adım atılmaya mecbur bırakılmışlardır. Adaletin bir satranç oyunu olduğunu düşünürsek; hayat, oyuncu rolündeyken; vezir, iyi insan; piyon ise kötü insan rolündedir. Ve umut, satranç tahtasıdır.
Makale boyunca insanlar; iyi ve kötü olarak iki tarafta ele alındı. Adalet, borçlarını ödediğinde; yazı boyunca devam eden iyi ve kötü taraflar varlığını korur mu? Ve kötü insanlar hala kötü kalır mı? Adalet, borcunu ödediğinde; kötü insanlar iyi olarak tabir edilmez. Çünkü onlar yaşadıklarını yaşatmaz. Fakat adalet, borçlarını ödediğinde iyi insanlar, kötü insanlar olarak anılır. Alt katta oturan adamın, üst kata çıkmasına izin vermeyen ve piyonu yiyerek kazanmasını engelleyen vezir de aslında kötü insanların tarafındadır.
Aylin Peksert
Merhaba, söz konusu yazı tarafıma ait değildir. Aylin Peksert’e aittir. Bilgilerinize ..