
Var olan her şeyin bir sorumlusu vardır. Dünya; Yaratıcı istediği için meydana gelmiştir. İnsanlar; anne-babalarının kararlarından ötürü dünyaya gözlerini açarlar ve hayat; insanların iradesi sonucu çatışmalarla dolar. İlk çatışma insanın ergenlik çağlarında ailesiyle ortaya çıkar, sonraları hayatta farklı kültür ve göreneklere sahip insanları kabullenemeyiz. Bir diğer adımda ise bir yuva kurulur ve çatışma; hayatı müşterek yaşama kavgasına döner. Bu klasik döngü sonsuza kadar devam edecektir.
Döngünün içerisindeki yanılgı; benlik ve bir başka benlik olgusudur. Sanırım Montaigne’nin sözüydü. “Dünyada en adil dağıtılan şey akıldır. Çünkü kimse kendi aklından şikayetçi değildir.” Ve aklından şikayetçi olmayan insan Bernard Shaw’ın da bahsettiği gibi başkalarının akıllarını kullanmaya cüret eder. Anne-baba çocuğunun aklını kullanır, arkadaşlar birbirlerinin aklını kullanır, karı-koca ikilisinde aklı küçük görülen maalesef ki genelde kadındır ve son safha olarak bütün politikacılar insanlığın aklını kullanmaya çalışır. Sonrasında varılan yer, karşı konulamaz bir kaos olur.
Benlik ve bir başka benlik olgusu demiştik. Kelimenin başına “başka” koyunca bizden nasıl da uzaklaştı değil mi? Uzaklaşan her şey gibi bize yabancı oldu ve kabul edelim biz genelde yabancılığı sevmeyiz. Tanış olmak, samimiyet önemlidir. O yüzden ya bir olmalıyızdır, ya da bir olmalıyızdır. Aksini düşünmek bile toplumda bir önyargıya, manasız bir karşı koyuşa neden olur. Birlik her zaman önemlidir ve hepsinden önemlisi de akıl birliğidir. Farklı olan, farklı düşünen insanların dışlandığını görürsünüz. Sadece pencereden dışarı bakmanız yeterli. Her köşe başında bir aynılık vardır. Mahalle kültürünü de bu yüzden severiz zaten. Herkesi tanırız ve herkesle çoğu zaman aynı fikirdeyizdir. Birçok kan davasının altını kazısak, orada dahi meselenin fikir ayrılıkları olduğunu görürüz ve bu fikir ayrılıkları bazılarını “biz”den bazılarını “o”nlardan kimilerini ise; “öteki” yapar. Devran bir ömür böyle sürmüştür.
Ötekiler… Çoğu zaman çoğul değillerdir ama her yerde bulunur. Bkz. Mahalenin delisi, evin ortanca çocuğu, sanat yapan bir güruh vs… vs… Akıl birliğinden çıkan herkes potansiyel bir tehlikedir. Bu yüzden çoğu zaman da tam alnına “öteki” olarak damgalanır. Fikri sorulmayan, kimi vakitler eğlence aracı olarak kullanılan, bazı anlar dalga geçilen bir gruptur onlar. Söylenecek sözü olana mikrofon hiçbir zaman verilmez. Bu yüzden “Ortak akıl; farklı fikirlerden üstündür” düsturunu hissedince içlerinden Oscar Wilde’nın söylemine ses verirler. “Herkes benimle aynı fikirde olmuş olsa, yanlış düşünmüş olmaktan korkarım.”
Tuğba BEYCA
Hem Montaigne hem Oscar Wilde hem de Bernard Shaw’un yorumlarıyla harmanlanmış çok güzel bir deneme. Yazılarınızın devamı dileğiyle…
Çok teşekkür ederim…
Sevgili Tuğba, Ba -yıl -dım 👏👏👏
Çok tatlısın canım, çok teşekkür ederim 🙂
Tebrikler Tuğbacım
Çok teşekkür ederim…