Bu Gece


Geceleri uyku tutmadığı oldu mu hiç? Uyuyamadığınız, bir o yana bir bu yana döndüğünüz? Ne yapacağım diye düşündüğünüz? İçinden çıkamadığınız bir probleminiz oldu mu? Elbette olmuştur. Ama ben bu gece çok şanslıyım. Neden mi?

Uyuyamıyorum, kafam bir yere takıldı. Tilkiler, börtü böcekler tur atıyor. Matematik dersim çok iyi değildi ama hesap kitabım iyidir. En üstün hesap makinalarını geçtik Allah’a şükür. Zaten seksen bir milyonun yaptığı ne ki şimdilerde? Hepimiz hesap kitapla meşgulüz. İşin işinden çıkmak için uğraşıyoruz.

Kalkınca yataktan ya buzdolabına yanaşırsınız ya da televizyon veya bilgisayarın yanına. Obeziteyle mücadele derneği başkan yardımcısı olduğum için buzdolabını es geçtim bu sefer. Televizyonda da bir şey yoktu, bari bilgisayara bakayım, e-maillerimi kontrol edeyim dedim.

Bir anda 180 derece dönüş yaptığı oldu mu duygularınızın? Ağlarken bir anda güldüğünüz veya gülerken bir anda ağlamaya başladığınız? Bir kararın eşiğine geldiğinizde, bir kapıyı kapatacağınızda, bir anda geriye döndüğünüz ve vaz geçtiğiniz oldu mu?

Ne mi demek istiyorum? Mesleğimi ne kadar çok sevdiğimi anlatmaya çalışıyorum. Öğretmenliğin aile mesleğim olduğunu biliyorsunuz. Öğretmenlik para için yapılan bir meslek değildir. Bunu ancak öğretmenlik genlerine işlemiş olanlar anlar. Dna mı deseydim? Ne terim kullanırsam kullanayım anlatılamaz, ruhuma işlemiş desem bile az gelir. Beni en iyi öğretmen arkadaşlarım anlayacaktır. Sizler de anlayacaksınız. Yıllarca oturduğunuz o sıralarda bir an bile düşünerek oturduysanız. Bir saniye bile hakkını verdiyseniz o sıraların beni çok iyi anlayacaksınız…

İsmini veremeyeceğim, eski bir öğrencim, bir paylaşım sitesinden beni bulmuş ve aşağıdaki mesajı göndermiş. Özel mesajları paylaşmak, hele de mesajı yazanın izni olmadan paylaşmak yanlış olmalı. Ama bu duygularımı en iyi nasıl anlatabilirim ki? Eminim eski öğrencim de beni çok ama çok iyi anlıyordur ve mesajını sizlerle paylaştığım için bana anlayış gösterir.

E-maillerimi kontrol ediyordum. Aşağıdaki mesajı okudum, sonra da diken diken olan tüylerime sildim gözyaşlarımı.

Tam zamanında ağlattın beni be yavrum. Canım öğrencim benim…

Merhaba Hocam,

Sizi burada gördüğüme çok sevindim. Ben ( … – … ) yıllarında (…) İlköğretim Okulu’ndan öğrenciniz (…)

Üniversite’den (…) yıl önce mezun oldum. Şimdi mastır yapıyorum ve önümüzdeki sene için doktoraya hazırlanıyorum.

Üniversite dil sınavına da hazırlanıyorum aynı zamanda ve yabancı dil ağırlıklı liseden mezun olmama rağmen tek aklımda kalan şey sizin öğrettikleriniz. Bunun için binlerce kez teşekkür ederim.

Hakkınızı helal edin lütfen, en kısa zamanda okula uğrayacağım.

Saygılar…

Bu mesajı parayla satın alabilir misiniz? Ya da kaç milyara değişirsiniz? Hani bir reklam vardı ya. Şu bu kadar, bu bu kadar, babaanneyle yenen öğle yemeğinin değeri paha biçilemez. Bu mesajın değeri de paha biçilemez. Öyle bir zamanda geldi ki…

Şimdi bu mesaja nasıl cevap verirsiniz? Neler dersiniz? Nasıl teşekkür edersiniz? Nasıl kucakladığınızı hissettirirsiniz sevgili öğrencinize. Onu çok sevdiğinizi nasıl belli edersiniz? Hele duygularını asla belli edemeyen biriyseniz?

Ben ancak bunu yapabildim yavrum…

Çok teşekkür ederim…


Like it? Share with your friends!

Ahmet Gencal
İngilizce öğretmeni. Psikolojik denemeler ve öyküler ustası. Zamanla tıpkı bir çaykara gibi arıtılıp gün yüzüne çıkan damıtılmış yaşanmışlıklarını eserlerinde kullanıyor.

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir