Bazen ne diyeceğini bilemiyor insan. Sadece yanındaki karton bardaktaki kahveye anlatıyor derdini. Anlayacağın, deliriyor sensizliğin çığlığında. Yıllardır doldurduğum şiir defterim bile boş aslında. Yazılara aldansam da sen olmayınca her bir dize anlamsız ve gereksiz kalıyor. Sadece kara kalemimle yazılan başı bozuk dizeler gibi geliyor hepsi. Yanımdaki durmuş saate baktığımda ağlanacak halime bir tebessüm ediyorum sadece. Neden mi? Çünkü ben de durdum da o yüzden, hem de yıllar önce. Sen gittiğinden beri sadece kalemim hareket ediyor. Bendeniz Şair Bozması ise güvercinler gibi rızkım neredeyse oraya uçuyorum, tabanvay bir şekilde. Diyeceksin ki şimdi: “Neden Şair Bozması diyorsun kendine?” Sebebi çok basit aslında: Şairlik ayrı bir mertebedir de o yüzden. Bütün şairlere bak, hepsinin kaleminde derin bir acı gizlidir. Dertlidir yani. “Sen dertli değilsen bu şiirler ne demek oluyor o zaman?” diye sorarsan da “benim derdim şiirlerimi aşamadı, aşamadı ki hala güzel bir şiir yazamadım.” diyerek cevaplayabilirim bu soruyu. Sakallarım da bile çaylaklık gizli. Neyse, çay olmuştur. Bugün de eminim çok güzel olmuşsundur. İyi geceler…
Demlenirken efkarında çay
Sigaramın son dalı ücretsiz izne gider gibi
Tüterken saçının tellerine, kırılır her bir fay
Ne de olsa gözlerin kahverengi
Şairlerin kalemidir soyadı
Ben de emanet mürekkep
Ad yok, rumuz şair bozması
İsmini yazarken, boynunu büktü edep…
Emanet mürekkep ne güzel şeyler yansıtmış beyaza. Tebrikler…
Çok teşekkürler Gülgün Hanım 🙂