Hayat güzelmiş boşluktan düşerken… Yaslanmışken zihnimdekilere. Nefes alırken, nefes veriyor gibi hissetmek. Çıkışı olmayan meyusların, özgürlük bahçesindeki köleliğiydi. Her şey uzak olsun istiyordu. İmkânsız duasıydı… Derilerim diken diken. Dört duvarı olmayan hapishanede çiğnemeden çürümek, kendini unuturken, kafadan bacaklı olmak tamda bu kadının tanımıydı. Okyanusun dibinde, hiç durmayan, hep artan uğultuların insan sesi, sağından anlatırken, solundan bağırır, arkandan iterken, yüzüne kusar… Kimsenin suçu yok. Şeytanı anarsan, o da kulağına fısıldar. Muhtaçlık; ayağına getirir, elinin değdiğini tattırır. Nara yakarken, kölesinin yanında zanneder, hâlbuki mevlanın yanındadır. İyiliğin muhtaç olduğu iyi insandır. Tıpkı kötülüğün olduğu gibi… Adını bile bilmediği kız, yaşlı kadının gözlerine baktı… Uçurumda nefessizken şimdide boşlukta sular altındaydı. Odanın iki tarafı küçük camlarla çevriliydi. Yaşlı kadın hiç kalkmadan sağ tarafına ağırlığını verdi. Camdan dışarıya baktı. Gözleri, yağmur taneleriyle selamlaşırken, tükenmiyormuşçasına sohbet ediyordu. Su tanesi yere düştüğünde bedeninin yere yığılışını hayal ediyordu. Salondaki genç kız fark edince saçları cılızlaştı. Şimdi düşerse, kalbi durursa… Hâlbuki yaşlı kadın öylesine özleşmişti ki yağmur tanesinin toprakla buluştuğu ana, nefessizlikte nefes alıyordu. Daha fazla sessiz kalamadı ve ‘iyi misiniz?’ diye sordu. Yaşlı kadın kızın gözlerine bakmadan anlamıştı, ‘korkma’ dedikten sonra uykuya daldı. Bu dünyada ki hiçbir varlık bitmez, devamı hep vardır, adını koyamasak da.
Merve Yıldız Özbek
Kimliklerimizi bulmak ve sahip çıkmak dileğiyle tebrikler Merve’cim 🌹👏
Teşekkür ederim haleciğim 💐