Pamuk ipliğine bağlı bir hayat nasıl yaşanır? Çok zor dedi. Çocukluğundan beri yaşadığı pamuk ipliğine bağlı hayatı büyüdüğünde de peşini bırakmamıştı. Daha ne kadar yaşayacaktı bu durumla bilmiyordu. İçindeki cam kırıkları kalbine batıyordu sanki. Herkes onu yok sayıyordu adeta. Kendine vermediği değeri kimseden de alamıyordu. Çocukken babasından alamamıştı, sonra bir tanecik olduğunu zannettiği annesinden, sonra arkadaşlarından, sonra aşkından sonra sonra… Aşkı da pamuk ipliğine bağlıydı, annesinden gördüğü anneliği de. Kim değer veriyordu ki ona? Şu zamana kadar kim vermişti de bundan sonra kimler verecekti? Anne rahmine düştüğü andan itibaren alamadığı bu değeri… Onca emek verdiği şeylerin meğerse bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu geç de olsa anlamıştı.
Anlamasaydım keşke diyordu. Bilmemek mutluluktur diyordu. Bu cehennemi anladığında başı göğe ermemişti. Babasının hiçbir zaman yanında olmayışı ile sevdiceğinin de yanında durmaması bir tesadüf olabilir miydi? Var gibi görünen ailesinin aslında yok oluşu, kendisine varlık içinde yokluk çektiriyordu. Huzur, sevgi ve şefkat arzusundan başka gailesi olmayan bu minik kalp yoksa çok şey mi istiyordu? Bu kadar zor muydu? Pamuk ipliğine bağlı bir hayatı hak ediyor muydu? Her an arkasını dönmek için bir kıvılcım arayan anne, baba, arkadaş ve sevgiliden bir aile olur muydu? Oysa hep aile olmak istemişti. Aile olmak ne demekti, hiç görmediği bir kurumdu aslında. O’na göre aile olmak kızgın bir baba ve sinirli bir anne demekti. Değersizlik duygusu iliklerine kadar işlemişti. Bu kadar değersiz miydi gerçekten? Neyi eksik veya yanlış yapıyordu? Bilemiyordu. Bir şey vermeyen el neden hep alma beklentisi içerisindeydi? Anlayanı hiç olmamıştı. Bu gidişle de olmayacaktı. Çok yorulmuştu artık. O’nun da tahammülü kalmamıştı. En çok da iyi niyetli olmasına ve emek vermesine karşın sürekli kötü niyet elçisi seçilmesi çok yormuştu O’nu. İş hayatı, özel hayatı ve sosyal hayatı birbirinden farksızdı. Bu dünyaya ait olmadığı düşüncesi tüm hücrelerini kaplamıştı artık. Kimin için yaşayacaktı?
En yakın arkadaşının ismi kalbi gibi olan Pamuk’tu. O biliyordu her şeyi. Üzülüyordu biricik arkadaşına.
Ancak elinden bir şey gelmiyordu. İntihar etmeden hemen önce yazmıştı sevgili arkadaşına mektubunu. İyi ki tanımışım seni diyordu mektubunda. Ölmekten de çok korkardı aslında ama yaşama sebebi de yoktu artık. Uyumayı çok severdi o yüzden onun için en iyi ölüm şekli uykuda olandı. O yüzden uyku ile birlikte ölüme geçmeyi seçmişti kendine…
Aylin Kaya USTAMEHMETOĞLU
0 Yorum