
Göz açıp kapayıncaya kadar batar güneş, altın sarısı ışıklarını ve kızıllığını alır, gizemli akşamın boynuna dolanıverir. Simsiyah kâğıttan bir kuş geçer, gecenin izi düşer denize.
Ağaçlar eğer dallarını, gökyüzünde yaprakların gölgesi kalır. Cam bir fanusa yansır hayaller. Gündüz ve gece, beyaz ve siyah, aydınlık ve karanlık, asıllar ve gölgeler… Yansımalar değil mi etrafımdakileri görmemi sağlayan. Neredeyim? Camdan bir denizde mi, denizden bir camda mı? Hiçbir şey gördüğümden ibaret değil. Bu âlem zıtlıklar ve yansımalar üzerinde dönüp duruyor.
Ayna sembolüne Konfüçyüsçü ve Tao’cu literatürde de sık sık rastlarız. Taocu düşünür Chuang-tzu; Bilgeliğin yolunun zihnin suyunu berrak ve aynasını parlak tutmak olduğunu söyler. Tasavvufi literatürümüzde de en sık kullanılan sembollerdendir ayna. Şihabeddin Sühreverdi; ‘’Kul nefsini ve kötülüğü emredici tabiatını zühd ve takva ile erittiği, bedenini yasak ve günahlardan temizlediği, zahir ve batını doğrulttuğu zaman kalbi ışıl ışıl parlayan bir ayna haline gelir’’ der.
Güneş sönüyor, akşama sarılıyor, sabah yeniden doğuyor. Gönül pencerem, idrakimin aydınlığı ve şeffaflığıyla parlıyor. Ve dolaşıyor beynimde aslını arayan binlerce gölge…
Asıllar ve gölgeler üzerine düşündürücü bir yazı … keyifle okudum tebrikler canım
Arzucum çok teşekkür ederim değerli yorumun için, sevgilerle…
Kalbi ışıl ışıl parlayan ayna olmaya çalışan birey olmaya çalışmak. Istenen hedeflenen bu. Emeğine sağlık olsun. Gülgün cum mesajın çok anlamlı.
Aydancım çok teşekkür ederim değerli yorumun için, sevgilerle…
“Ve dolaşıyor beynimde aslını arayan binlerce gölge ” Siyah bir tek kendisi ile aynı karede anılamaz bence . Ancak zemini pak bir zemine, kalem gölgesi böylesine güzel yansıyabilir. Emeklerinize sağlık . Sevgiler
Bu derinlikli analizler yazma isteğimi artırıyor. Güzellik görebilen duyumsayabilen gözlerinizde ve yüreğinizde.. Sevgiyle…