
Sevdiğiniz bir şeyi sürekli yanınızda taşıma olasılığınız nedir? Keyif alarak okuduğunuz bir kitabı, yastığınızı ya da çok size şans getirdiğini düşündüğünüz bir nesneyi hep yanınızda taşıyabilir misiniz?
Benim sahip olduğum nesne sürekli yanımda, yoldaş bana, onu her yere götürürüm oda memnuniyetle eşlik eder bana. Yaptığım programlara, verdiğim sözlere riayet etmemi sağlar. Onunla hayatıma yön veririm, onun da beni yönlendirdiği olur. Bazen birine çok kızdığımda öfkeyle hesap sormak isterim. Ama “O” kolumdan tutup çeker beni. “Şuan zamanı değil” der. “Sakinleş, acele etme, zamana bırak” uyarısında bulunur. Bana doğru yolu gösterir, bir arkadaş, dost gibi.
Sol bileğimde taşıdığım bu değerli hazine bazen sevme zamanın geldiğini söyler. Kalbimi açmamı, kapıları kapatmamı ister benden. Doğruyu söylemek gerekirse herkesin sözünü dinlemem ben. Ama o söylüyorsa “Bir bildiği var” der, susarım.
Mutluluğumu, hüznümü, sıkıntımı onunla paylaşırım. Çünkü hep yanımdadır o. Bazen hayatın aceleye gelmediğini, bazen de acele etmem gerektiğini kulağıma fısıldar. Bazen de kıyafetimi tamamlayan bir aksesuar olur. Daha önce hiç farketmiş miydiniz? Bir kol saatinin insanın hayatının bu kadar içinde olduğunu, doğru-yanlış kararlarınıza müdahil olduğunu.
Daimi hâkimiyet kurduğu sol yanımda; zamanın ne kadar değerli olduğunu, bir müsrif gibi onu gereksiz yere harcamamam gerektiğini hatırlarım. Aslında hayatın sadece tek bir andan ibaret olduğunu idrak ettiğimizde de ona hak ettiği kıymeti vermiş oluruz.
Her ne kadar bileğime takarak ona sahip olmuş gibi gözüksem de, gerçekte ben onun esiriyim. Ancak bu boyunduruktan şikâyetçi olduğum söylenemez. Tutamadığım zamanı ve zamansız zamanlıklarımla hayatımın en değerli ve anlamlı parçası olmaya devam edecek.
Ayşegül GÜR
0 Yorum