Deniz Lavantaları


Assos-Çanakkale

Assos’a dar, toprak yollardan aşağı, denize doğru ilerliyoruz. Bir yanımız kuru tepe ve çalılıklarla çevrili,  onları saran göz alıcı surlar dikkatimizi çekiyor. 1881 yılında başlayıp yaklaşık üç yıl süren kazı çalışmalarında bu küçük kentte M.Ö VII. yüzyıl başlarından itibaren yerleşim olduğu belirlenmiş.

Solumda, Klantes’in öğretmeni Aristo’nun felsefe okuluna da üç yıl ev sahipliği yapmış, boz renkte yıkık yapılar duruyor. Sağda ise lav akıntılarından oluşmuş kayalıklar, kuzey ve güneyde tabakalar halinde denize iniyor. Gün batımının en güzel izlendiği yerlerden burası. Kaçırmamak istiyoruz güneşin göz kırpmasını. Denizin harika turkuaz rengini alan kayalık ve tepeler dar yolda yüksekliğin de etkisiyle daha da artırıyor ihtişamını. Hafif bir korku eşlik ediyor bu doyumsuz seyre. Belki de en büyük sanatçının görkemli dokunuşlarının bizdeki hayret dediğimiz yankısı bu.

Teraslarla denize iniliyor. Şehrin en yüksek noktasında güzellik yarışmalarına tanıklık etmiş Athena tapınağını da görmek mümkün. Pavlik kiliselerinin kurucusu Tarsuslu Pavlus, Yeni Ahit ve Luka İncili’nde çok önemli bir yere sahip. Aziz Pavlus’un  burayı ziyaret etmiş olması nedeniyle aynı zamanda Hristiyanlarca kutsal kabul edilen bir mekan.

İskeleye doğru ilerliyoruz. Bir yanımız toprak, bir yanımız deniz. Eski antrepolardan restore edilen butik otellerden birine bırakıyoruz kendimizi. Ahşap iskemlelerde oturuyor ve bekliyoruz kızıl görkemin mavi sulara çekilişini. Deniz sakin, sular ışıltılı. Dalıp gidiyorum karşı kıyılara, Midilli’ye. Eskilere, Banker Eubolos’a, bankerin mirasçısı azatlı köle Hermias’a. Platonun öğrencisi Hermias, Aristo ile nasıl arkadaşlık ederdi? Neler konuşurlardı? Antik çağda onlar da hangi enginlere dalarak felsefeye, insana ilişkin sorunları çözümlemeye çalışmışlardı? Onlarla olmak ve şimdi burada olmak. Aydınlık mavi göz alıcı. Güneş pembe, turuncu, eflatun fırça darbeleriyle bırakıyor kendini  derin mavi suların gölgesine. İnsan mekâna sığıyor ama düşünceleriyle zamana sığamıyor. Gelip sarıyor bizi derinlik sarhoşluğu.

Gülgün BİLGİÇ


Like it? Share with your friends!

Gülgün Bilgiç
Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum. İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümü öğrencisiyim. Yazmak anlamın melodisi, edebiyat bitmeyen senfoni... Dileğim çığlıklara tercüman olmak, şeffaf bir aralıkta yüreklere dokunabilmek...

26 Yorum

Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  1. Eline saglik kalemine saglik ….Gulgun abla neden zamana sıgamadigimizi düşundüm de acaba biz fani yaratıklar zamanin içinden mi geciyoruz ne dersin

    1. Teşekkürler canım. Ustasına bırakalım sözü: Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında, Yekpare , geniş bir anın parçalanmaz akışında…

  2. Sevgili ablam ne kadar güzel akıcı bir kalemin var sende hep bir derinlik vardı bakışın yorumun etrafına sahip cikan kapsayici tavrin
    hep ilgimi çekmiştir yüreğine sağlık yolun açık olsun ablam ne zamandır yazmak için fırsat kolluyordum. Bizim dönemimizde şiir okuma alışkanlığı vardı sen tekrar bize hatırlattın sevdirdin bir gün kitapta da toplarsın insallah yazmaya devam.

    1. Yükselcim ne kadar güzel bir yorum, gördüklerin senin güzelliklerindir. İnşallah derler toplar, Allah da izin verirse bir kitaba dönüştürürüz. Çok teşekkürler.

  3. Gezmeyi ve gezi yazılarını çok severim. Senin yazılarını da b,r ayrı severim. Kalemine ve yüreğine sağlık. Emoji koyamıyorum ama çok kalp ve gülücük.