Gelelim asıl hikâyeye. Bizimkiler memlekete gitmişti, ev boş. Çağırdım arkadaşlarımı final maçını izlemeye.
Ülke olarak yıllardır başarılı bir milli takımın özlemini yıllarca çektik. Koca 80 milyonluk ülke, hem de futbol aşkıyla dopdolu bir ülke… Yatıyoruz futbol, kalkıyoruz futbol… TV’lerde maç önceleri programlar, maç sonraları – sanki maçın sonucu, hakemin verdiği karar değişecekmişçesine yapılan – alevli, hararetli tartışmalar… Lisanslı alt yapı futbolcusu sayısımız çoğu ülkenin nüfusundan fazla. Bütün bunlara rağmen, futbolun bu topraklarda bu denli önemli olmasına rağmen elle tutulur bir uluslararası başarımız maalesef yok. Galatasaray’ın UEFA kupasıyla, 2002 Dünya Kupasıyla, Euro 2008’le yıllarca övündük. Hatta kendimizi avuttuk desem daha doğru. Her neyse, bunlar kenarda dursun. Artık yana yakıla arzuladığımız başarılı milli takıma ulaştık.
2021 Haziranı… Geçen yıl korona nedeniyle ertelenmiş olan Avrupa kupası başladı. Tarihimizdeki en iyi savunma kurgularımızdan birine, belki de en iyisine kavuştuk. Merih, Çağlar, Ozan Kabak vesaire… Artık o on yılda bir rastladığımız gazla çalışan milli takım değil sahadaki. Teknik, taktik, kalite var. Oyuncular gerçekten iyi. Biraz açacak olursam; eskiden yürekle oynarlardı. Şimdi yürekle birlikte kalite de işin içine girince milli takım tadından yenmiyor. Gruplarda İtalya ile berabere kaldık. Cengiz, Hakan gibi rakibin ekolüne yabancı olmayan oyuncularımızın mevcudiyeti avantajımızaydı kanımca. Diğer grup maçları daha kolay geldi tabi İtalya’dan sonra. 7 puanla gruptan averajla lider çıktık. Çeyrek finalde Danimarka’yı yarı finalde Hollanda’yı yenip finale kaldık. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik, rakip Fransa.
Gelelim asıl hikâyeye. Bizimkiler memlekete gitmişti, ev boş. Çağırdım arkadaşlarımı final maçını izlemeye. Tüm hazırlıklar yapıldı. Yani cipsle, kuru yemişler masaya dizildi. Kolayı henüz açmadık asidi kaçmasın diye. Herkes bir köşeye kuruldu, maç başladı. Beklenti büyüktü.
İlk yarıyı 1-0 geride kapattık. İkinci yarıda da dişe dokunur bir atağımız yoktu. Nitekim dakika 89’da maç 2-0 oldu. Sonra ne oldu bilin bakalım. Elektrikler kesildi! Neyse yenildik zaten. Daha izlemeye gerek yok. Canları sağolsun futbolcularımızın. Bir gün kupa da alırız.
Üzüldük, neşemiz kaçtı. Karanlıkta oturup kaldık hepimiz. 1 saate yakın bir süre sonra dışarıdan gürültüler gelmeye başladı. Ne oluyor kardeşim? Ne bu tantana? Meğer milli takım duraklamalarda 2 gol bulmuş, biri penaltıdan. Maç önce uzatmaya, ardından seri penaltılara gitmiş. Ve penaltılarla Fransa’yı geçip futbol tarihimizin ilk Avrupa kupasını almışız.
Ülkemizin başarısına mı sevinelim, 2-0’ın 2-2 olmasına mı şaşıralım yoksa tüm bunları kaçırdığımıza mı yanalım bilemedik.
Sonra? Uyandım. Babam TV’de spor haberleri dinliyor. Tüm bunların rüya olduğuna mı yanayım yoksa bu akşam gerçekten çıkacağımız Euro 2021’in ilk maçı için mi umutlanayım, bilemedim.
Tunahan ALAFTEKİN
0 Yorum