Merhaba sevgili İncetezat Edebiyat okuyucuları. Tabiri caizse 10 parmağında 10 marifet olan, yetenekli yazar Sayın Onay Durgun ile söyleşimizi yayınlamaktan mutluluk duyuyoruz. Kendisi tıp doktoru, kitap yazarı, senarist… Kardeş Payı, İşler Güçler, Ailecek Şaşkınız gibi çok izlenen dizi ve filmlerin senaristlerinden. Belli ki biyografisi yazmakla bitmeyecek biz en iyisi söyleşimize geçelim.

Tanımayanlar için kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Onay Durgun kimdir?
Ben Onay. 78 Trabzon doğumluyum. Aile hekimi ve senaristim. Senaryo doktorluğu da yapıyorum. ‘Bİ’milyoncu’ diye bir kitap yazdım. İyi bir insan sayılırım.
Edebiyatla ilişkiniz ve yazma maceranız nasıl başladı?
Okumayı ve izlemeyi seven biri olarak zamanla yazmaya merak saldım. Şiir yazıp sıra arkadaşlarına okutmakla başladı her şey. Zamanla öykü, kısa oyun, kısa film yazmaya dönüştü. Sonra da biraz da şansla ‘İşler Güçler’ dizisi ile profesyonel bir hal aldı. Temelde utangaçlık ve konuşmayı çok sevmemekle ilgili sanırım.
İlk kitabınızın ilk baskısını elinize aldığınızda ne hissettiniz?

İlk kitap çok hızlı gelişti. Bir projenin öykü toplantı planlamasını yaparken diğerlerinin hafta sonu imza günü olduğu ortaya çıktı. Kitap yazmamış tek ekip elemanı bendim. Esprisini yaptık, ‘seneye benim de imza günüm olacak’ dedim. Seneye o gün imza günüm olmadı ama daha önce dergisinden tanıştığımız ‘Tefrika Yayınevi’nden arkadaşların desteği ile bir kitabım oldu. İlk baskıyı da yayınevinde gördüm. Değişik bir duyguydu, tek sıfatla tarif etmek zor. Ama mutluydum. Önünü arkasını iyice fotoğrafladım, eşe dosta göstermek için. İstediğim herkese gösteremedim açıkçası. ‘sevinci paylaşmak’ ile ‘hava atmak’ arasında ince bir çizgi var. Kabaca mutluydum evet ama hemen ikincisine girişeyim gibi bir motivasyonum olmadı.
Bir Hekim olarak komedi filmleri senaryosu yazma hikayeniz nasıl başladı?
Aslında ‘işler Güçler’den önceki kısa filmler, komedi daha koyuydu. Komedi diye güldüğüm şeyler daha kara komedi tabir edilen filmlerdi. Yazdığım kısa filmler de… Komedi her zaman çok etkili bir yöntem bence, ama dizi yazma ile birlikte ‘sadece komedi’ yazmayı bir şekilde öğrendim (ne kadar öğrenebildiysem artık). Hekim olma kısmı ise konuyla daha bağlantısız. Hekim olmak, çok hasta görmek, gözlem yapabilmek, senaryoya kuşkusuz fayda sağlıyor. Ama aynı oranda sosyal hayat, sosyal medya, televizyon ve hatta Netflix bile yazma kaynağı. Bana kalırsa hekimlikten daha çok tıp fakültesinde yaşadığım İstanbul Tıp Fakültesi Tiyatro Topluluğu ve İTF sinema kolu deneyimi daha fazla yardımcı oldu. Onun dışında okul dışı bir kısa film grubumuzda vardı, 2-3 kısa film çekmişliğimiz var. Yani… Süreçti, birden alınmış bir karar değildi
Senaryo yazmak mı roman yazmak mı?
Senaryo tek başınıza yazdığınız ama yönetmenin yapımcının ve oyuncunun işinize ‘karıştığı’ bir eserimsi. Roman ise sadece sizin. Daha özgürsünüz. Kıyas illa gerekiyorsa özgürlük her zaman iyi bir şey değil. Senaryoda yani. Tv’nin ya da sinemanın dinamikler gereği, uygulanabilirlik ve devam edebilirlik için ‘izlenme’ diye bir kıstas oluşuyor ister istemez, ve iyi bir ekip (yönetmen, oyuncu, yapıcı) yaptığınız işi parlatabiliyor. Tersi de geçerli. Ama romanda gene okuyucuya ulaşabilme bir gereklilik olsa da daha özgürüm. İstediğim yerde kısıp istediğim yerde uzatıp istediğim yerde de finalimi yapabildim. İyi bir histi. Bıraz şımarık bile hissettim ama iyi bir histi.
Fırsatınız olsaydı bütün insanlara okutacağınız bir kitap var mı?
Bir kitap yok. Mümkün olsa herkes her kitabı okusa. Mutlaka okunması gereken kitap , kitap okuyun reklamı gibi bir şey. Okumayı sevmek , her şeyi okumak … Okudukça insan yepyeni şeyler keşfediyor. Yeni dünyalar , bildiğin ama isimlendiremediğin duygular, fikirler. Okumak güzel.
Türk ve dünya edebiyatından en beğendiğiniz yazar kimdir?
Erlend Loe’nin ‘Norveç Tipi Depresyon’ diye dalga geçtiğimiz şeyi anlatışını çok başarılı buluyorum. Merakla yeni eserini beklediğim bir yazar yok. Ama eskilerden sevdiğim çok.
Gerçekleşmesini istediğiniz en büyük hayaliniz nedir?
Hayal işi hem yok hem çok. Bir hayal kurup onun için uğraşacak kadar motivasyonum yok açıkçası. O anlamda hırslı biri değilim. Ama hayal çok da öte yandan, neden olmasın. Hem daha yazacak çok şey var.
Mezar taşınıza ne yazılmasını isterdiniz?
Ona kalanlar karar versin.
Okurlara önerebileceğiz 3 kitap hangileridir?
Ursula L. Guin- Mülksüzler
Lev Tolstoy- Anna Karenina
Yaşar Kemal- İnce Memed
Ayrıca eklemek istediğiniz bir husus var mı?
Yok. Havalı bir final bulamadım.
incetezat.com ailesi olarak bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim. Selamlar.
0 Yorum