
Hep seni aradım ömrüm boyunca, tam evet ulaştım işte orada dediğim anda
Bir gök gürültüsü aldı seni benden, ramak kala sana dokunmaya
Ellerim havada kaldı bir su gibi akıp geçtin ömrümden, izin kalmadı bende. Bugün değilse ne zamandı
kavuşmamız?
Uzun bekleyişler başladı yine, ömrümün yağmurlu baharları seni getirmedi bana
Ne bi haber ne hatıra… Nasıl bir bağ vardı böyle aramızda?
Hiç gelmeyişin ve bir türlü gidemeyişin, ele avuca sığmaz oluşunun nedeni neydi?
Aklımda binlerce soru cevaplanmayı bekleyen, belki de cevabı olmayan binlerce soru.
Hep seni düşleyen bu yüreğimde kapanmayı bilmeyen yaralar oluştu, ben henüz uçmayı bilmeyen bir
kuşken, kanat çırpmak zorunda kaldığımda yere çakıldım. Yaralarımı sarmanı beklediğim anlarda
gözden kayboldun.
Ama hayır kızgın değilim sana, belki de seni hakketmedim ben.
Hayatı yakalamaya çalışmaktan da yoruldum ama sensizlik bu kadar acıtırken canımı, her defasında
yüreğime sapladığın hançerle yürüdüm bu yollarda.
Acılarım ne zaman dinecek diye beklerken kendi kendime,
Seni hep başkalarıyla gördüm. Oysa başkalarına ne de çok yakışıyordun sen, bir bende mi emanet
duruyordun?
Uyku küçük ölümdür dediler, tek beklediğim şey sen misin sanıyorsun?
Büyük ölümü bekledim yıllarca
Kendi kendime son veremezdim hayatıma, bunu başarabilecek güç yoktu ruhumda.
Bedenim kadar acizdi o da…
Bir kitapta okumuştum insan küçükken neye hasret kaldıysa hayatı boyunca hep onu ararmış.
İşte ey mutluluk! Seni aradım bu fani ömrüm boyunca dokunamadım sana, başkalarıyla gülüşünü
izledim.
Bedenim nefessiz şimdi, dokunamıyorum sana ama hissediyor seni bu aciz ruh iliklerine kadar,
nerden bilirdim ancak ölümle var olabileceğini bu bedende.
İyi ki geldin ey mutluluk, son nefesimi verirken gözlerimde gördüler seni yüzümde acının tatlı
tebessümü.
Şimdi ben gidiyorum mutluluk beni beklettiğin kadar bekletme kimseyi…
Elmas KORKUTACAK
0 Yorum