Zaman,
İnsanoğlunun kendi çaresizliğine, muhtaçlığına bulduğu kılıftı.
Tıpkı denizin üstünde hiç durmayan sallantının etrafa fısıldadığı sırrı gibi.
Ne olduğunu bulamayıp, hisseden kâhin kadının delirmiş aklı,
Kahkahası, görülen ama adı olmayan eşsiz boyanın rengi gibi.
Muhtaçtı birbirine.
Kolları, yetmiyordu yapacaklarına.
İnsanları diziyordu yanına
Koca dünyaya sarılacaktı.
Uzayan kollarını gördüğü an
Dünya,
Arsızca, gülüyordu.
Dişleri yoktu.
Dudakları yoktu.
Çember içinde dönüyordu.
Gözleriyle konuşurken,
Dilsiz canlı varlıklar,
Karanlığa musallat oldu.
Yok edilen elleriyle çırpınan halleri sordurmuyordu.
Ruhun görüldüğü tek yer,
İnsanın gözleriydi.
İnsanlar tersine dönmüş
Ayakları gökyüzüne bakarken,
Başları toprakla cebelleşiyordu.
Ve insan,
Her halde,
Yaşamını devam ettiriyordu…
İnsanın tek gerçeği,
Yanarak tükenmeyecekti.
Merve YILDIZ ÖZBEK
0 Yorum