Bugün sosyal medyadan bir arkadaşım yeni yaşı için dileklerini sıralarken bu becerisini de geliştirebilmeye niyet etmiş çok hoşuma gitti ve bende bu konuya dikkatinizi çekmek istedim. Çünkü toplum olarak çoğumuz bu beceriye sahip değiliz.
Bir kesim karşıdakini kaybetmekten korkarak ihtiyacını ve beklentisini dile getiremezken, diğer kesim karşıdakine söz hakkı tanımadan üste çıkmaya çalışıyor ve gücün sesini yükseltmek olduğunu sanıyor. Hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da iki aşırı uçta tepkiler sergiliyoruz çoğunlukla. Oysa önemli olan hem karşımızdakine söz hakkı vererek istek ve beklentilerini ifade edebilmesine fırsat vermek hem de onu dinledikten sonra kendi duygu ve düşüncelerimizi sağlıklı olarak karşı tarafa iletebilmek. Burada dikkat çekmek istediğim bir diğer konuda duygularımızı biriktirmeden o anda dile getirebilmek çünkü biriken duygular patlamalara neden olabiliyor, o zaman da olay büyüyor.
Bizde nedense kazanmak çok önemlidir ve bir kazanan varsa bir de kaybeden olacaktır, ama iki tarafında kazanabileceğini unutuyoruz aslında. Önemli olan iki tarafında duygu ve düşüncelerini çekinmeden karşı tarafa iletebilmesi ve onu da dinleyerek gerektiğinde öz eleştiri yapabilmesi hatta gerektiğinde özür dileyebilmek ne kadar değerli. Teşekkür etmek ve özür dilemek sanki eziklik gibi algılanabiliyor oysa iki değerli haslet. Ve bunları çocuklarımıza öğretmek bu yüzden çok değerli. İleride teşekkür edebilen ve özür dileyebilen çocuklar yetiştirdiğimizde sağlıklı çatışabilen nesillerde yetiştirmiş olacağız aynı zamanda. Ve duygularını korkmadan yeri ve zamanında ifade edebilen çocuklar karşı tarafa da bu hakkı verebileceklerinden daha sağlıklı ilişkiler kurabilecekler.
Kısaca skalanın iki aşırı ucunda yer almak yerine hem öfke patlamalarının ve şiddetin önüne geçmiş olacağız hem de kendini ifade etmekten korkup sinen bir kesimin oluşmasını önleyebileceğiz, ne güzel olmaz mıydı…
Arzu AYMAN
0 Yorum